| Ben bu sabah, yasaklama emri çıkarması için yüksek mahkemeye gittim. | Open Subtitles | هذا الصباح كنت في المحكمة العليا لإصدار قرار بعدم التعرض لك |
| Ve dahası bu davayı yüksek mahkemeye götürmeye karar verdik. | TED | و قررنا أخذ هذه القضية إلى المحكمة العليا. |
| Hikâyenizi yüksek mahkemeye anlatacak mısınız? | Open Subtitles | يريدون منك أن تقول قصتك لقاض في المحكمة العليا |
| Bu köpekler yüksek mahkemeye dava konusu olabilirler. | Open Subtitles | سام الوصاية على الكلبين قضية للمحكمة العليا |
| yüksek mahkemeye git. Sıkı bir röportaj istiyorum. | Open Subtitles | لذا اذهبى للمحكمة العليا وأريد منك إجراء مقابلة معه |
| Kaybedersem yüksek mahkemeye gideceğim için kazanmış olurum. | Open Subtitles | خسرت فيها سأفوز لأنني ذاهب للمحكمة العليا |
| Bunu yüksek mahkemeye taşımak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن نوصل هذه القضية إلى المحكمة العليا |
| Bildiğim kadarıyla ilk yüz günde yapacağınız işlerden biri de yüksek mahkemeye bir yargıç adayı göstermek olacak. | Open Subtitles | ستكون تسمية رئيس المحكمة العليا. هذا صحيح. |
| Dosyayı temyiz mahkemesine göndereceğine yüksek mahkemeye gönderdi ve bu da kazara idam cezası suçlamasına sebep oldu. | Open Subtitles | رفع طلباً لمحكمة الاستئناف بدل المحكمة العليا فتسبب بمراجعة حكم أعدام بالصدفة |
| Bence yüksek mahkemeye bu kravatı tak ve bu tişörtü giy. | Open Subtitles | حسناً، أظن عليك إرتداء هذه ربطة العنق وهذا القميص في المحكمة العليا. |
| Hayatım, daha ileri gidemesek de yüksek mahkemeye kadar geldik. | Open Subtitles | عزيزي، حتى لو لم نذهب بعيداً بالقضية، لقد نجحنا بالوصول إلى المحكمة العليا. |
| Onu yüksek mahkemeye atamayacaksın sonuçta. | Open Subtitles | نحن لا نتحدث عن تعيينها في المحكمة العليا |
| Kanıt varsa, eyalet savcısı olayları inceler ve sanığın suçlanıp suçlanmayacağına karar verir, dosya yüksek mahkemeye sevk edilir. | Open Subtitles | اذا كانت الادلة تبرر هذا يتم احالة القضية الى المحكمة العليا حيث يقوم المدعي العام بدراسة الوقائع ويقرر ما اذا كان المدعى عليه يجب اتهامه ام لا |
| Eğer elektrikli sandalyeye gönderilecek olsaydım avukatımın yüksek mahkemeye gitmesini isterdim oyun oynamasını değil. | Open Subtitles | إذا كنت أواجه عقوبة الإعدام... لأمرت المحامى بالذهاب إلى المحكمة العليا وليس لعب الطاولة. |
| Kaliforniya tutanağı için yüksek mahkemeye itiraz edildi, bu da daha çok işimize yarayacak ve bu yüzden tutanak bekliyoruz. | Open Subtitles | حكم "كاليفورنيا" معروض للإستئناف في المحكمة العليا ونتوقع حكماً في مصلحتنا |
| - Daha sonra yüksek mahkemeye çıkacağız. -Jimmy Ellis, Şampiyon. | Open Subtitles | ـ نحن سنناشد للمحكمة العليا ـ "جيمى أليس", البطل |
| - Daha sonra yüksek mahkemeye çıkacağız. -Jimmy Ellis, Şampiyon. | Open Subtitles | ـ نحن سنناشد للمحكمة العليا ـ "جيمى أليس", البطل |
| Hükümetteki üst düzey yetkililere giderim, hatta gerekirse bu iş için İngiltere'deki yüksek mahkemeye bile giderim. | Open Subtitles | -سأذهب إلى أعلى المناصب الحكومية سأذهب للمحكمة العليا خارج هذا البلد إذا تطلب الأمر |
| Her dava yüksek mahkemeye taşınamaz. | Open Subtitles | ليس كل قضية ملائمة للمحكمة العليا |
| Gerekirse yüksek mahkemeye giderim. | Open Subtitles | سوف أخذ هذا للمحكمة العليا |
| Gerekirse yüksek mahkemeye giderim. | Open Subtitles | سوف أخذ هذا للمحكمة العليا |