"yüzüyordu" - Translation from Turkish to Arabic

    • تسبح
        
    • يسبح
        
    • يطفو
        
    - Havuzda yüzüyordu. Open Subtitles لقد كانت تسبح في بركة سباحتها لذا أغرقتها
    En son gördüğümde, üstsüz havuzda yüzüyordu. Open Subtitles آخر مرة رأيتها، كانت تسبح بدون ملابس في مسبحنا مــاذا؟
    Ben son gördüğümde kızlarımdan ikisiyle Su Bahçeleri'nde yüzüyordu. Open Subtitles أخرمرةرأيتها.. كانت تسبح مع اثنتان من بناتي في ماء الحديقة.
    Tüm bunlar olurken bu salak niye dün gece gölde yüzüyordu? Open Subtitles لماذا هذا الاحمق كان يسبح بالبحيره بالليل مع كل هذه الاحداث؟
    Öyle bir kaçışı vardı ki. sanki onu kurtarabileceğimizi biliyormuş gibi bize doğru yüzüyordu etrafındaki bazı ağları bile çıkarmıştı ve nefes almak için her su üstüne çıkışında arkasındaki o feci kanamayı görüyorduk. Open Subtitles رأيناه يحاول الهرب كان يسبح في اتجاهنا مباشرة إلى الشاطئ وتمكّن من تجاوز عدة شباك
    Bütün bu bölge sürekli hareket halinde olan eriyik kaya yatağı üzerinde yüzüyordu. Open Subtitles وكل هذا يطفو علي سرير من الصخور المنصهرة دائمة الحركة
    - İniş noktasında köpekbalıkları yüzüyordu. Open Subtitles في موقع الهبوط كانت ثمة أسماك قرش تسبح هنالك
    Ben son gördügümde kizlarimdan ikisiyle Su Bahçeleri'nde yüzüyordu. Open Subtitles أخرمرةرأيتها.. كانت تسبح مع اثنتان من بناتي في ماء الحديقة.
    Ben son gördüğümde kızlarımdan ikisiyle Su Bahçeleri'nde yüzüyordu. Open Subtitles آخر مرة رأيتها كانت تسبح مع ابنتي في الحدائق المائية
    Bu nedenle bizimleydi. Daha bu sabah yüzüyordu. Open Subtitles ‫كانت تسبح هذا الصباح ‫وعلقت في التيار
    Kanalda 10 tane ördek yüzüyordu ve birisi de burası çok vakladı dedi. Open Subtitles عشرة بطاط تسبح أسفل القناة وقالت احداها " هذا المكان " كواكد
    Tam önümüzde bir yunus sürüsü yüzüyordu. Open Subtitles بركة فيها دلافين تسبح أمامنا مباشرة.
    Balıklar akıntıya karşı yüzüyordu. Open Subtitles أسماك تسبح عكس التيار
    - Kayıtta varsın.. sarhoş o.. yüzüyordu Open Subtitles إنك بالشريط , إنه ثمل أنت ثمل , لقد كان يسبح
    Sok olmus bir halde, meslektasim dusuncelerini toparlamak ve ogleden sonra kayit edebilecegi ne ise kayit etmek icin bulundugu yerde kaldi, ve o aksam olaganustu bir sey yakaladi: hayatta yalniz kalan erkek kunduz, kaybettigi esi ve yavrulari icin teselli edilemeyecek şekilde ağlayarak yavaş çemberler halinde yüzüyordu. TED بقي زميلي بالخلف مرتعباً ليجمع أفكاره وليسجل ما بوسعه أن يسجل بقية الوقت، وبذلك المساء، سجل حدث رائع وهو: القندس الذي بقي على قيد الحياة يسبح بدائره بطيئه يبكي بشكل فادح لخسرانه أبناءه
    Hayır. Son gördüğümde Londra'ya doğru yüzüyordu. Open Subtitles لا , شوهد اخر مرة وهو يسبح الى لندن
    O, siz daha doğmadan bu sularda yüzüyordu. Open Subtitles انه كان يسبح فى هذه المياه قبل ولادتك
    Ben, Mısır'daki şu meşhur nehirde yüzüyordu. Open Subtitles كان يسبح في ذلك النهر المشهور في مصر
    yüzüyordu Çubuk Adam, hiç ama hiç durmadan. Open Subtitles "رجل العصا) قام بالسباحة) ظل يسبح ويسبح"
    Kızıl bir denizin içinde yüzüyordu. Kafasının yanında da sandviç vardı. Open Subtitles يطفو فوق بحر من اللون الأحمر، والشطيرة جوار رأسه
    Yani pirinç kasesi yüzüyordu sonra dalgalar onu şeyin önüne getirdi, şeyin... Open Subtitles تقول أنّ الوعاء الأصفر كانَ يطفو على الموجات المائية... وتوقفَ أمام شخص يرتدي حذاء...

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more