| yüz yüzeyken kendini koyuvermek. Bunu öğrenmekten daha zoru yoktur. | Open Subtitles | التحرّر وجهاً لوجه فعليّاً لا يوجد ما هو أصعب من ذلك |
| Sana anlatacaklarımı yüz yüzeyken söylemeliyim. | Open Subtitles | ما يجب أن أقوله لك يجب أن يكون وجهاً لوجه |
| Bu görüşmeyi kabul ettim çünkü teklifini yüz yüzeyken reddetmek istedim. | Open Subtitles | قبلت بهذه المقابلة من باب الاحترام, لأنني أردت ان اخبرك برفضي وجهاً لوجه |
| Bak, seni görmem lazım sana yüz yüzeyken söylemek istediğim bir şey var ve... | Open Subtitles | انظري، أحتاج أن أراكِ لأن هناك شئ ما أريد أن أخبركِ به وجهًا لوجه و... |
| yüz yüzeyken söyleyeyim... seni vurmam gerekirse... bu hiç hoşuma gitmez. | Open Subtitles | والآن وقد تقابلنا وجها لوجه وأنا موجود وعلي أن أقبض عليك لن أحب الأمر هكذا |
| Sizi asla yüz yüzeyken iptal etmeyiz. | Open Subtitles | نحن لن نقوم بإلغاء مسلسلكم شخصيّا |
| yüz yüzeyken söyleyemeyeceğin şeyleri rahatça söyleyebileceğin bir yere sahip olmanın hissi... | Open Subtitles | ذلك الشعور الذي شعرتيه انه لديك مكان تذهبي اليه الذي يمكنك فيه ان تقولي اشياءً لن تقوليها وجهاً لوجه |
| yüz yüzeyken özür dilemek istedim. | Open Subtitles | حتى , أتمكّن من الإعتذار كما تعلمين , وجهاً لوجه |
| Onu sana yüz yüzeyken vereceğim. | Open Subtitles | .أنا ساقوم باعطائه لك وجهاً لوجه |
| yüz yüzeyken, henüz gerçekken. | Open Subtitles | وجهاً لوجه قبل ان نفقد هذه الفرصة |
| - Olmaz. Onu sana yüz yüzeyken vereceğim. | Open Subtitles | .أنا ساقوم باعطائه لك وجهاً لوجه |
| Kimseyi yüz yüzeyken bırakmazsın. | Open Subtitles | لأنه لايجب أن تفعل هذا وجهاً لوجه |
| yüz yüzeyken bitirmemiz iyi oldu. | Open Subtitles | سعيدٌ بأننا أنهيناها وجهاً لوجه. |
| yüz yüzeyken söylerim. | Open Subtitles | سأخبرك بذلك وجهاً لوجه. |
| Sana yüz yüzeyken söylemek istedim. | Open Subtitles | أردتُ قولها وجهاً لوجه... |
| yüz yüzeyken söyleyeyim, | Open Subtitles | والآن وقد تقابلنا وجها لوجه |
| Neden şovu yüz yüzeyken bitirsin ki? | Open Subtitles | لماذا تريد إلغاء المسلسل شخصيّا ؟ |