| Bitpazarında eski çömlek yığınlarının altında buldum onu. | Open Subtitles | وجدتها في متجر لبيع الأشياء الغير مملوكة تحت كومة من الأواني الفخارية |
| Belki tenha bir ormanda, yaprak yığınlarının altına. | Open Subtitles | في غابة منعزلة تحت كومة من الأوراق ربما |
| Seninle burada lavaş ekmeği yığınlarının üzerine yapacağım. | Open Subtitles | لا انا سأقوم بذلك هنا على كومة من الخبز |
| Köylüler tezek yığınlarının içinde boyanmış botlarıyla dikilecekler. | Open Subtitles | سيقف الفلاحين على أكوام الروث لابسين أحذية لمّاعة. |
| Ve Barnacle'lar oldukça ve bunu kağıt yığınlarının altına gömdüğü sürece olmaz. | Open Subtitles | ويجب أن ينظر إليه العالم أجمع وهم يدفنونه تحت أكوام الورق. |
| Büyük çöp yığınlarının içinde oturuyorlar. | Open Subtitles | يجلسون على أكوام من القمامة |
| - Nasıl oldu da buldular? - Çamaşır yığınlarının arsında bir mektup vardı. | Open Subtitles | من خطاب في كومة غسيل. |
| Bunun gibi ölü yığınlarının fotoğraflarını çektim. | Open Subtitles | صورت كومة أموات كهذه |
| Afganistan denilen kaya yığınlarının arasında. | Open Subtitles | إنها في كومة من الصخور تسمى (أفغانستان) |