| Ayıların derileri kalındır ve yoğun yağış onları pek etkilemişe benzemiyor. | Open Subtitles | لدى الدببة فراء سميك ويبدو أن المطر الغزير لا يزعجهم مطلقاً |
| Bu ısınma, yerel sıcaklıkları ve yağış dağılımlarını değiştiriyor ve bunun dünyanın birçok kısmında tarımsal verimlilik açısından sonuçlar doğuruyor. | TED | مما يغيّر من درجة الحرارة المحلية ونظم المطر ولهذا آثارٌ على الإنتاجية الزراعية في بقاع شتى من الأرض. |
| Çok inatçısın anlaşılan? Salı gecesi, yoğunluğu 70 mm'ye varan yağış bizi bekliyor. | Open Subtitles | أنت كلب عنيد, أليس كذلك؟ سقطت أمطار بمعدل ثلاثة أعشار من البوصة الواحدة |
| Çok güçlü rüzgarlar var ve yılda neredeyse 4.000 milimetrelik bir yağış miktarı mevcut, bu yüzden uygun koşullar bulabilmek gerçekten, ama gerçekten çok zor. | TED | وتوجد رياح قوية، وتسقط أمطار بمعدل 4000 ميليمتر في السنة، لذلك فإنه من الصعب جدًا جدًا أن تجد ظروفًا ملائمة. |
| Bir mahsulün ne zaman ve ne kadar yağış miktarına ihtiyaç duyduğunu gösteren algoritmalar tasarlarız. | TED | نقوم باستنباط اللوغاريتمات الزراعية التي تخبرنا كم كمية الأمطار التي يحتاجها المحصول ومتى |
| Bir uydu önümüzdeki üç hafta boyunca yağış miktarını ölçebiliyordu ve yağmur yağmadıysa, yeniden tohumlama yapabiliyorduk. | TED | القمر الصناعي سوف يقدر هطول الأمطار لثلاثة أسابيع قادمة وإن لم تمطر سوف نستبدل بذورهم |
| Ve sağnak yağış yüzünden şehrin bu kısmı cidden kötüleşmeye başladı. | Open Subtitles | دعني أقول بأن حالة المدينة تستاء بسبب هذه الأمطار الغزيرة |
| Bugün ve yarın, yağış ihtimali yüzde yirmi. | Open Subtitles | احتمال أن يرشح العرق، حوالي 20% اليوم، 20% غداً. |
| Gökyüzü açık, yer yer yağış var. Hep aynı şeyler. | Open Subtitles | السماء زرقاء , زخات المطر المتفرقة نفس الماضي , نفس الماضي |
| Mahsulleri ve yağış miktarını tam olarak önceden bilebiliyorlar. | Open Subtitles | يتوقعون عدد المحاصيل و هطول المطر بدقة متناهية |
| Buzul çağlarında tropik bölgeler hatırı sayılır miktarda yağış almaktadır. | Open Subtitles | وعادة ما يكون هطول المطر خلال العصور الجليديّة أغزر من هطوله في الأقاليم الاستوائيّة في العالم. |
| Suudi Arabistan'ın aksine, Yemen'in bazı bölgeleri yağmur mevsiminde ayda 250 milimetreye kadar yağış almaktadır. | Open Subtitles | انت ترى, لا تشابه المملكة العربية السعودية, اليمن اكثر من 250 مليمترات من مواسم المطر و في شهر موسم رطب |
| Burada da kuvvetli yağış olacakmış. | Open Subtitles | على ما يبدو سيكون هناك أمطار قوية هنا أيضا. |
| Mekanıma hoşgeldiniz Bay Franklin. Su laboratuvarı, çok yağış var. Burnumun ucunu görmüyorum. | Open Subtitles | مرحبا بك في مقري يا سيد فرانكلين المختبر المائي , نحن وسط عاصفه أمطار هنا مستوى الرؤيه معدوم |
| 18-22 arası sıcaklı, yağış yok, bu var, şu yok, o var... | Open Subtitles | بدرجة حرارة من 65 إلى 73 لا ترسبات أمطار وغير ذلك |
| Burada her yağış sezonunda, nehir taşması su ile ilgili hangi hastalıklara yol açar doktorlar? | Open Subtitles | فى كل موسم أمطار هنا يفيض النهر ويسبب أمراض متعلقة بالماء مثل ماذا أيها الاطباء ؟ |
| Bu harita gezegenimizdeki yağış miktarını gösteriyor. | TED | وتظهر هذه الخريطة أماكن هطول الأمطار على كوكبنا. |
| Okyanuslar kıtalardaki bitki gelişim ve kuraklık şekillerini ve kıtalardaki yağış şekillerini kontrol eder ya da en azından anlamlı bir miktarda etkiler. | TED | إن المحيطات تتحكم أو على الأقل تؤثر بشدة مرتبطة مع أنماط النمو وأنماط الجفاف وأنماط الأمطار على القارات |
| - Sağanak yağış bekleniyor. - Lanet olsun! - Stüdyoya bağlanıyoruz. | Open Subtitles | تجمع للسحب فى السماء لبقية اليوم مع أحتمال سقوط الأمطار |
| Çok yoğun yağış ve bol bol yıldırım düşmesi hafta boyunca devam edecek. | Open Subtitles | الأمطار الغزيرة جداً وبعض البرق تستمر طوال الأسبوع |
| Bugün ve yarın, yağış ihtimali yüzde yirmi. | Open Subtitles | احتمال أن يرشح العرق، حوالي 20% اليوم، 20% غداً. |
| Timsah Şelalesi bölgesinde ve bazı çevre vadilerde yağış bekleniyor. | Open Subtitles | و من المتوقع عواصف رعدية .... في منطقة شلالات التمساح |