| Bazen durur, olmayan kuşları seyreder, yağmur yağarken gün batımına bakarız. | Open Subtitles | فى بعض الأحيان نتوقف لمشاهدة الطيور عندما لا توجد طيور و نشاهد غروب الشمس عندما تمطر |
| Sadece dışarıda, yağmur yağarken öldürüyor... arkada... kanıt bırakmamak için. | Open Subtitles | إنه يقتل فقط عندما تمطر خارجاً لتغسل أي دليل |
| Rüzgar eserken, yağmur yağarken ya da biri seni okla vurmaya çalışırken de öyle. | Open Subtitles | أو عندما تهبّ الرياح أو عندما تمطر أو عندما يرمي أحدهم سهماً عليكِ |
| Sağnak yağmur yağarken taksiye binmiş yani kesinlikle biliyoruz ki pek yakın arkadaşı yok. | Open Subtitles | تسنى له ركوب تكسي تحت المطر الغزير لذا نعرف انه ليس اسودا |
| Günlerce yemek yiyemeyeceğiz. Gerekirse yağmur yağarken yerde uyuyacağız. | Open Subtitles | لن نأكل لأيام سننام مفترشين الأرض تحت المطر |
| yağmur yağarken şemsiyemi, yalnız olduğumda ise elimi tuttu. | Open Subtitles | عندما كانت تمطر وضع مظلة فوقي، و أمسك يدي عندما كنت وحيدة |
| "yağmur yağarken bardaktan boşanır" kategorisinde babam da Luthor Ş.'de işini kaybetti. | Open Subtitles | "عندما تمطر فأنها ستغمرك" لقد فصل أبي هذا الصباح من مجموعة لوثر كورب |
| yağmur yağarken | Open Subtitles | عندما تمطر السماء |
| Bende bununla yağmur yağarken Connecticut' ı koruyorlar sanmıştım. | Open Subtitles | اعتقدت أنهم يستخدمون هذه لتغطية (كونيكتيكت) عندما تمطر |
| yağmur yağarken boşaltmayız, dickie. | Open Subtitles | لانُحمّل عندما تمطر, أيّها "الحمّال" |
| Belki, yine yağmur yağarken. | Open Subtitles | .عندما تمطر مجدداً |
| yağmur yağarken yürümek. | Open Subtitles | المشي عندما تمطر |
| # yağmurda şarkı söylemek yağmur yağarken yalnızca şarkı söylemek # | Open Subtitles | اغني تحت المطر. فقط اغني تحت المطر. |
| yağmur yağarken bile kullanmıyordu. | Open Subtitles | لا حتى عندما كانت تمطر |