| O gece yağmur yağdığını hatırlıyorum ve bir kabus görmüştüm... | Open Subtitles | تلك الليلة، أتذكر، لقد كانت تمطر وقد حلمت بذلك الكابوس |
| Ne kadar kuru olduğuna bir örnek: Burada Vancouver'da her yıl 1.000 mm yağmur yağdığını düşünün. | TED | لأعطيكم فكرة إلى أي درجة هي جافة، هنا في فانكوفر تمطر أكثر من 1000 مليمتر سنوياً. |
| Bana yağmur yağdığını söyleyin çocuklar | Open Subtitles | قولوا لي انها لم تمطر يا اولاد |
| yağmur yağdığını ve üşüdüğünü söylüyor. | Open Subtitles | تقول انها تمطر وهي تشعر بالبرد |
| Gerçek: Londralılar yağmur yağdığını 107 farklı şekilde belirtir. | Open Subtitles | في الواقع، لدى اللندنيون 107" "طريقة للتعبير على أنها تمطر |
| Grayson Anma Günü başlarken yağmur yağdığını hiç görmedim. | Open Subtitles | لم تمطر السماء مطلقًا في يوم ذكرى عائلة (غريسون) |
| Birisi yağmur yağdığını söyledi. | Open Subtitles | شخص ما قال انها تمطر |
| Seattle'da çok yağmur yağdığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إنها تمطر كثيراً في (سياتل), صحيح؟ |
| Seattle'da çok yağmur yağdığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إنها تمطر كثيراً في (سياتل), صحيح؟ |
| - yağmur yağdığını söyle. Yağmur yağıyordu. | Open Subtitles | وكانت تمطر |