| Yaşadığım yerde de bunu izlemeyi isterdim. | Open Subtitles | أتمنى لو كان لدينا مثله بالمكان الذي أعيش به. |
| Yaşadığım yerde, Filipinler'de sadece Sahil Güvenlik var. | Open Subtitles | بالمكان الذي أعيش به بال"فيليبينيس", كل ما لدينا هو ال"بي-ووتش" (مسلسل أمريكي تدور أحداثه على شاطئ البحر). |
| Benim Yaşadığım yerde değil. | Open Subtitles | - ليس أين أعيش |
| Geçen yıl Yaşadığım yerde, İngiltere'de bir referandum vardı insanların İngiltere'nin AB'de kalıp kalmaması için oy verdiği, ''Brexit'' diye bilinen referandum. | TED | في العام الماضي، جرى استفتاء في المملكة المتحدة حيث أعيش على خروج المملكة المتحدة من الإتحاد الأوروبي أو بقائها فيه، ويعرف بال"بريكست." |
| Benim Yaşadığım yerde olmadıkça bence sorun yok. | Open Subtitles | هذا لا يعنيني، طالما أنها لا تنفجر بالقرب من منزلي |
| Üzgünüm, Yaşadığım yerde hayatımı kurmakla çok meşguldum. | Open Subtitles | أنا آسفة. لقد كنت منشغلة بتأسيس أمور حياتي هناك |
| Yaşadığım yerde yüzme havuzu var ve artık bir oda arkadaşım yok. | Open Subtitles | اسمعوا، هناك حمام سباحة حيث أسكن ولم أعد أملك رفيقة بالسكن |
| O zaman Yaşadığım yerde doktor yoktu. | Open Subtitles | في هذا الوقت لا يوجد طبيب حيث أعيش |
| Yaşadığım yerde, Bern'de elime geçti. | Open Subtitles | "اكتشفته عن طريق الصدفة في "بيرن حيث أعيش |
| Benim Yaşadığım yerde olmadıkça bence sorun yok. | Open Subtitles | هذا لا يعنيني، طالما أنها لا تنفجر بالقرب من منزلي |
| Üzgünüm, Yaşadığım yerde hayatımı kurmakla çok meşguldum. | Open Subtitles | أنا آسف. لقد كنت مشغولا إنشاء حياتي هناك. |
| Schomburg'da Yaşadığım yerde dışarıda vakit geçiriyor basketbol oynuyorduk. | Open Subtitles | كنا فقط نتجول في الخارج نلعب كرة السلة حيث أسكن في شومبرج |