| Hepsi de saldırı yapacakları yerde yaşamıyorlar mıydı? | Open Subtitles | أعني، هل هم جميعاً يعيشون في نفس الأماكن مثل المنشأت التي يهاجمونها؟ |
| İnsanlar bunu yapamazlar çünkü suda yaşamıyorlar. | Open Subtitles | البشر لا يمكنهم فعل ذلك لأنهم لا يعيشون تحت الماء. |
| Doğrusunu söylemek gerekirse, artık yaşamıyorlar... gerçekten de bu konuda konuşmaktan pek hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | ان أقول لكي الحقيقة انهم لا يعيشون بعد الآن, لذلك لا احب التحدث عن ذلك |
| Giulia ve Corrado, sanki evlenmiş gibi yaşamıyorlar mı? | Open Subtitles | جوليا و كوررادو ألا يعيشان كأنهما متزوجين؟ |
| Zaten buralarda yaşamıyorlar. Anlıyorum Şu ne? | Open Subtitles | هم لا يعيشون قريباً من هنا على أي حال ما هذا؟ |
| Onlar sıradan insanlar, dakika dakika planlı yaşamıyorlar. | Open Subtitles | هناك غشاعة تقول أن هناك أشخاص لا يعيشون.. بجدول زمني محدد. |
| Uzun yaşamıyorlar, uzun yaşıyor gibi görünüyorlar. | Open Subtitles | لا يعيشون أطول في الحقيقة لكن الأمر يبدو أطول |
| Savaştan çok adam döndü ama şimdi ağaç evde yaşamıyorlar. | Open Subtitles | العديد من الرجال يعودون من الحرب ولا يعيشون في بيت شجرة. |
| Onlar iyi ve bu arada, farklı evlerde yaşamıyorlar. | Open Subtitles | إنهم على ما يرام بالمناسبة, هم لا يعيشون في منزلين مختلفين |
| Vücudunda yaşamıyorlar, yalnızca çarşafının üzerinde, kıyafetlerindeler ve boktalar. | Open Subtitles | لا يعيشون عليكِ بل على غطائك وملابسك وتراهات أخرى |
| Aslında çöpün içinde yaşamıyorlar. Çöple geçim sağlıyorlar. | TED | في الواقع هم لا يعيشون في القمامة. |
| Burada yaşamıyorlar ve eğer iptal edersem, beni öldürürler, biliyor musun? | Open Subtitles | إنهم لا يعيشون هنا و إذا ألغيت الأمر سيقتلوننى،أنت تعلم هذه الأمور! |
| Yani ailen var ama, seninle yaşamıyorlar. | Open Subtitles | اعنى, لديك والدين, لكنهم لا يعيشون معك |
| - Erkek arkadaşlarımla birlikte yaşamadım... - Bizimle yaşamıyorlar. | Open Subtitles | لا أعيش مع صديقي الحميم - انهم لا يعيشون معنا - |
| Çete evlerine yaklaşamayız, ama orada yaşamıyorlar. | Open Subtitles | ليس في النوادي ، لكنهم لا يعيشون هناك |
| Buradaki sette yaşamıyorlar, salak. | Open Subtitles | أنهم لا يعيشون في السد، وكنت احمق. |
| - O kadar uzun yaşamıyorlar. | Open Subtitles | حسنا، هم لا يعيشون كل تلك المدة. |
| Annem ve babam evli ama birlikte yaşamıyorlar. | Open Subtitles | أبواي ما زالا متزوجين. لكنهما فقط لا يعيشان معاً. |
| Burada yaşamıyorlar, yemeğe gelmişler. | Open Subtitles | إنهما لا يعيشان هنا بل جاءا لتناول العشاء فحسب |
| Teknik olarak birlikte yaşamıyorlar. | Open Subtitles | لا يعيشان سوّياً من الناحية التقنية. |
| Çünkü bizimle yaşamıyorlar. | Open Subtitles | لأنهم لا يَعِيشونَ معنا. |