| Ama bununla yaşamak zorundayım hayatım boyunca ve düşüneceğim ki gerçekten değer miydi diye? | Open Subtitles | ولكن سيكون علي العيش مع هذا لبقية حيايت وأتعجب اذا كان كا هذا يستحق |
| Onun nasıl biri olduğunu anlayamadığım gerçeğiyle yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | يجب أن أتعايش مع حقيقة أني لم ألاحظه على حقيقته. |
| Şimdi, şehvet arayan bir bekâr olarak, çok basit kurallarla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | الآن، بما أنّني أعزب وأبحث عن الجنس أنا يجب أن أعيش ببعض القواعد البسيطة |
| - Yine de bununla yaşamak zorundayım. - Evet, ben yeterince yaşadım. | Open Subtitles | ما زال علي أن أتعايش مع ذلك - نعم ، لقد تعايشت مع الأمر بشكل جيد - |
| Bunda bir orjinallik kalmadı ki, Bay Heep. Ne acıdır ki, bununla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | لم يعد هناك أصالة في العالم هذه حقيقة حزينة علي أن أعيش معها |
| O yüzden küçük boyutları olan Yüzey Aracı içinde ana yaşam destek üniteleri ile 50 gün boyunca yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | " لذا عليّ العيش لخمسين يوماً.. "داخل عربة بها وسائل دعم حياة هامشية وصغيرة الحجم" |
| Geri kalan hayatım boyunca bunu düzeltemeyeceğimi ve yapmak zorunda kalacağım son hatanın bu olmayacağını bilerek yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | سأحيا بهذا الذنب يوميًا لبقية عمري عالمة بأنّي لا يمكنني التكفير عنه وبأنه لن يكون آخر خطأ اضطر لاقترافه في حياتي. |
| İşini sinir bozucu hale getirdim ve bu gerçekle yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | جعلت وظيفته عناءاً و كان علي التعايش مع هذا .لكنللظهورامامالكاميرا. |
| Ne yazık ki, bir tanesinin içinde yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | من المحزن أنّي يجب أعيش بأحدها |
| O bir suçlu olduğu için ben Tulsa'da yaşamak zorundayım öyle mi? | Open Subtitles | " لماذا علي العيش في " تولسا لأنه كان مجرم ؟ |
| Çünkü hayatımın sonuna kadar bununla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | لأنه كان علي العيش مع نفسي لبقية حياتي |
| Ve bir ömür boyu bununla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | و علي العيش مع ذلك إلى الأبد |
| Yaptığı her kötü şeyin pişmanlığıyla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | يجب أن أتعايش مع الشعور بأن أي أشياء فظيعة قام بها، |
| Geçmiş geçmiştir ve bununla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | ما حدث قد حدث! وأنا يجب أن أتعايش مع ذلك |
| Şimdi yalnız yaşamak zorundayım, fakat biri ailemi sordu.. | Open Subtitles | الآن يجب أن أعيش بمفردي لكن أحدهم سألني عن عائلتي |
| Evet ama hala yaptığım şeyle yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | أجل ولكن علي أن أتعايش مع ما فعلته |
| Bu doğru olabilir ama ömrümün sonuna kadar bununla yaşamak zorundayım özgür bir adam olsam bile. | Open Subtitles | ربما هذا صحيح لكن علي أن أعيش مع هذا الذنب لبقية حياتي على الرغم من أنني سأكون رجل حر |
| Kendimle yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | عليّ العيش مع نفسي |
| Geri kalan hayatım boyunca bunu düzeltemeyeceğimi ve yapmak zorunda kalacağım son hatanın bu olmayacağını bilerek yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | سأحيا بهذا الذنب يوميًا لبقية عمري عالمة بأنّي لا يمكنني التكفير عنه وبأنه لن يكون آخر خطأ اضطر لاقترافه في حياتي. |
| Ve hayatımın geri kalanını bu gerçek ile yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | وسوف يتعين علي التعايش مع ذلك لبقية حياتي |
| - Donna'yla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | حسنا، أنا يجب أعيش مع دونا. |
| Bununla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | ويجب أن أتعايش معها |
| Onların dırdırıyla yaşamak zorundayım, ama seninkiyle değil. | Open Subtitles | يكفي أن أعيش مع سخافاتهم لكن ليس معك |
| Bununla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | لابد أن أتعايش مع ذلك |
| Ben hep bu sorunla yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | يجب عليّ التعايش مع ذلك فحسب |
| Ve burada yaşamak zorundayım çünkü bir dairenin parasını karşılayamam. | Open Subtitles | ويجب ان اعيش هنا لاني لا اتحمل كلفة شقتي الخاصة |