| Elinizi vicdanınıza koyup, huzur içinde yaşamama ve çalışmama izin veremez misiniz? | Open Subtitles | أليس لديكم الرحمة لتتركوني أعيش وأعمل في سلام؟ |
| İçeride ne kadar yaşamama izin verirler? | Open Subtitles | إلى متى سيتركونني أعيش إذا تركتك تأخذني إلى السجن؟ |
| Kendi hayatını yaşayan, benimkini yaşamama izin veren. Açıkça duygusal olmayan. | Open Subtitles | الواحدة التي تعيش حياتها وتتركني أعيش حياتي |
| Çevremde uygun bir destek buldum ve geçmişte olanla yaşamama izin verdim. | TED | ولدي الدعم المناسب حولي للسماح لي بالعيش مع كل ماحدث |
| Yaşadığım gibi yaşamama yardım et, ötekilerden hep farklı olarak. | Open Subtitles | -اذن ساعدينى ان اعيش كما عشت دائما ,مختلفا عن الاخرين |
| Ama hayatımı yaşamama izin vermelisin, ve kendi cevaplarımı bulmama | Open Subtitles | يجب تتركنى أعيش حياتى وأكون مسؤولة عن أفعالى |
| Şaşırdım.Yakınlarda yaşamama rağmen böyle bir hastaneyi bilmiyorum. | Open Subtitles | غريب هذا، أعيش بالقرب من مستشفى ابنك ولا أعلم عنها |
| Herkesle Rat Pack fantezisi yaşamama rağmen... bazı şeyler kötü gidiyor. | Open Subtitles | بالرغم من أنّني أعيش حلم كلّ رجل شيء ما ليس على ما يرام |
| Kendi hayatımı yaşamama izin verirseniz size minnettar kalırım. | Open Subtitles | حسناً، سأكون شاكر لكم لتركي أعيش حياتي الخاصة. |
| O bana bunu yaparsam yaşamama izin vereceğini söyledi | Open Subtitles | قال لي أنه سيتركني أعيش إذا فعلتها لذلك ، فعلتها |
| Ve insanları çok korkutmayacaksa, sonsuza kadar yaşamama izin ver. | Open Subtitles | وان كان هذا لا يرعب الناس كثيراً دعني أعيش الى الأبد |
| Ama lütfen beni öldürmeyin. Tanrı aşkına yaşamama izin verin. | Open Subtitles | لكن أرجوك لا تقتلني حبّاً بالله، دعني أعيش |
| Taşların yerine oturması için yaşamama izin vermek zorundasın. | Open Subtitles | حسنا ، سيتوجب عليك أن تتركني أعيش بما يكفي لكي أضع جميع القطع في أماكنها |
| Burada yaşamama izin verdiğin için çok teşekkürler. | Open Subtitles | وأكتشفت أنها غرفة التخزين. شكرا جزيلا لتركي أعيش هنا. |
| Bu evde yaşamama rağmen ben bile katılamayacağım. | Open Subtitles | أعني, يبدو أنني سأفوت الحفلة وأنا أعيش هنا |
| Daha fazla yaşamama izin verileceğinden şüpheliyim... ve yine de gerçekten yaşamaya devam etmek istiyorum. | Open Subtitles | أشك أنه سيسمح لي بالعيش أكثر من ذلك ورغم ذلك أرغب كثيرا في الاستمرار في الحياة |
| Daha fazla yaşamama izin verileceğinden şüpheliyim... ve yine de gerçekten yaşamaya devam etmek istiyorum. | Open Subtitles | أشك أنه سيسمح لي بالعيش أكثر من ذلك ورغم ذلك أرغب كثيرا في الاستمرار في الحياة |
| Eğer sen benim gerçekten arkadaşımsan seninle yaşamama izin verirsin. | Open Subtitles | لو كنتَ صديقي حقاً لكنتَ سمحتَ لي بالعيش معك |
| Eğer yaşamama izin verirlerse onlar için uygunu bu demektir. | Open Subtitles | اذا تركوني اعيش فهذا يعني ان الامر يناسبهم |
| Şimdi, lütfen, beni rahat bırak ve biraz olsun, normal bir hayat yaşamama izin ver. | Open Subtitles | اذن , ارجوك اتركيني لوحدي دعيني اعيش حياه شبه طبيعية |
| Burada olsaydı yaşamama izin verir miydi? | Open Subtitles | هل تعتقد انه سيتركني لأعيش لو انه كان هنا و المسدس كان بيده |
| Hayatın bir gözlemcisi olma arzum aslında hayatımı yaşamama engel oluyordu. | Open Subtitles | رغبتي في أن أكون مراقبة للحياة منعتنى في الحقيقة من أن أحيا |
| Dağlarda bir kulübüde yaşamama izin verebilirsin. | Open Subtitles | يُمكنكَ أن تسمح لي بالذهاب والعيش بكوخ في الجبال. |