| Ve bana birlikte yaşayabileceğim bir şey vereceğim. | Open Subtitles | و هو سـيعطيني شيئا ما أستطيع التعايش معه |
| Bu benim yaşayabileceğim bir şey değildi. | Open Subtitles | وكان ذلك أمراً لا أستطيع التعايش معه |
| Sonunda birlikte yaşayabileceğim bir yalan. | Open Subtitles | أخيراً كذبة بوسعي التعايش معها. |
| Kızımla birlikte huzurla yaşayabileceğim bir yer bulacağım. | Open Subtitles | سوف أبحث لنفسي عن مكان أعيش فيه بسلام مع ابنتي قدر المستطاع |
| Böyle böyle yaşayabileceğim, sadece bir gün olsaydı keşke. | Open Subtitles | إذا كان إذا كان يوماً أعيش فيه مع ذلك فقط |
| Belki onsuz yaşayabileceğim başka bir şey bulmuşumdur. | Open Subtitles | حسنا ، ربما وجدت شيئا أخر لا أستطيع العيش بدونه انتظر لحظة. |
| İnsan hayvanları evrimleştirip rahatça yaşayabileceğim bir dünya oluşturma fikri. | Open Subtitles | خطة لتطوير البشر و خلق عالم أعيش فيه للأبد. |
| Benim bir Tanrı gibi yaşayabileceğim bir yer. | Open Subtitles | مكان يمكن أن أعيش فيه مثل الإله. |
| yaşayabileceğim bir ev. | Open Subtitles | منزل لي كي أعيش فيه |
| Aslında erken kalktım çünkü burada birlikte yaşayabileceğim bir şeyler var mı diye bakınıyorum. | Open Subtitles | في الواقع، استيقظت باكرًا لأفكّر إذا ما كان هنالك أيّ شيء أستطيع العيش معه |
| Sende beraber yaşayabileceğim bir şeyin kalmadı. | Open Subtitles | لم يبق لي شيء كي أستطيع العيش معه |
| Evet. Onlarsız yaşayabileceğim birkaç bir şey. | Open Subtitles | -آجل ،أنها بعض الاشياء التي أستطيع العيش بدونها |