| Bence şu olabilir; baban yaşlanıyor ve hayata tutunma yolu bu. | Open Subtitles | أتعلم ماذا أظن؟ والدك يكبر في السن وهو يحاول التواصل |
| Herkes yaşlanıyor. Sıradan bir şey. | Open Subtitles | الجميع يكبر في السنّ إنّه ليس أمراً كبيراً |
| Bezelerim çok hızlı yaşlanıyor. | Open Subtitles | غددى تشيخ سريعا جدا |
| Soo-hyun hızlı bir şekilde yaşlanıyor. | Open Subtitles | سو هيون الأن تشيخ بسرعه كبيه |
| Bir yavru hayal edin, ne büyüyor... ne de yaşlanıyor. | Open Subtitles | تخيلوا جروا لا يكبر أبدا ولا يشيخ أبدا |
| Göz açıp kapayana kadar yaşlanıyor insan. | Open Subtitles | لقد كبرنا فى العمر ولكننا مانزال صغار |
| Ama yine de insanlar gibi yaşlanıyor. | Open Subtitles | ومع ذلك فان سنه يتقدم مثل الانسان العادي |
| Babam gittikçe yaşlanıyor, Bazılarımız krallıkla ilgilenmeli. | Open Subtitles | لقد شاخ أبي و على احد ما أن يهتم بمملكتنا |
| Lanet olsun. yaşlanıyor olmalıyım. | Open Subtitles | اللعنة لابد أنّني أشيخ |
| Belki sadece seni görmek istiyordur. Biliyorsun yaşlanıyor artık. | Open Subtitles | ربما يريد فقط أن يراك كما تعلم ,هو يكبر بالسن |
| İşin yaşlanıyor olabileceğini düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لكن بدأت أفكر بأن هذا الإزعاج بدأ يكبر في السن |
| Yani, bizim gibi doğuyor ve bizim gibi yaşlanıyor ama sonra, çevresel bir stresle veya saldırıyla karşılaştığında tekrardan ufak bir polip olana kadar büyüme işlevini geriye sarıyor. | Open Subtitles | أعني أنه يولد و يكبر كما نحن ولكن بعد ذلك، عندما يواجه الإجهاد البيئي أو الاعتداء فهو يعكس دورة الحياة |
| Her geçen gün gözle görülür biçimde yaşlanıyor. | Open Subtitles | ..إنها تشيخ بشكل ملحوظ كل يوم |
| Her gün giderek yaşlanıyor. | Open Subtitles | إنها تشيخ بشكل ملحوظ كل يوم... |
| Hücrelerin normalin iki katı yavaş yaşlanıyor. | Open Subtitles | جيناتكِ تشيخ بسرعة بطئية |
| yaşlanıyor efendim. | Open Subtitles | إنه يشيخ يا سيدي. |
| Merlin geleceği okuyabilir, çünkü geçmişe doğru yaşlanıyor. | Open Subtitles | لأنه يشيخ بطريقة معكوسة |
| Bilmem. Böyle şeyler için yaşlanıyor muyuz? - Seks için mi? | Open Subtitles | لا ,لا لقد كبرنا على هذا الأمر الجنس؟ |
| Yine de hala bir insan gibi yaşlanıyor. | Open Subtitles | ومع ذلك فان سنه يتقدم مثل الانسان العادي |
| Gittikçe yaşlanıyor. | Open Subtitles | لقد شاخ |
| Hücresinde günleri geçirirken bir tarafta anne babası günden güne yaşlanıyor diğer tarafta çok düşkün olduğu çocukları günden güne büyüyor. | Open Subtitles | و والداه يكبران بينما هو في السجن من يهتم بأطفاله الذين يكبرون اكثر فأكثر |
| Oh, öyle mi, aşağılık herif? yaşlanıyor olmalısın. | Open Subtitles | حَسناً، انت يجب انْ تُتقدّمَ في السنَّ |
| İnsanlığın gidişatını değiştirecek bilimsel bir bilgi belki toprağa gömülü, belki de bir emanetçi dükkanı kasasında hepimiz gibi yaşlanıyor. | Open Subtitles | المعرفة العلمية التى يمكن أن تغير وجه البشرية المدفونة فى حقل فى مكان ما أو فى أحد صناديق حفظ الودائع و تصبح قديمة مثلنا |