| Baz Lane. Dinger gibi eski paraşütçü, ama daha yakışıklısı. | Open Subtitles | باز لان, مقاتل قديم وغير مبالي, ولكنه اكثر وسامة |
| Ülkenin en cesuru en yakışıklısı | Open Subtitles | لأنه كان الأشجع ..والأكثر وسامة |
| İçlerindeki en yakışıklısı değil. | Open Subtitles | الان, هو ليس اكثرهم وسامة |
| Görünüşe göre artık balonun en yakışıklısı seçilemeyeceksin. | Open Subtitles | يبدو أنك خسرت فرصتك لتكون أوسم شاب في الثانوية |
| Çünkü bu şehirde senden yakışıklısı yok. | Open Subtitles | لا يوجد مخلوق أوسم منك |
| Ve Skadi hiç zaman kaybetmeden tanrıların en yakışıklısı olan Balder'a ait olduğunu düşündüğü için doğal olarak en düzgün ayakları seçti. | Open Subtitles | معتقدة أنهم بطبيعتهم يعودون إلى (بالدر)، أوسم الآلهة. |
| Du Seok'dan yakışıklısı yok. | Open Subtitles | -دو سيوك) الأكثر وسامة) -لا تقل اسمي بلا لقب |
| Daha az yakışıklısı ama. | Open Subtitles | .فقط أقل وسامة .تفضل بالجلوس |
| Don gibi olsun ama daha yakışıklısı. | Open Subtitles | أريدكِ أن تجلبين لي نسخة أوسم من (دون). |