| Bu tür riskleri almayı hep severdi ve baban da çok yakışıklıydı. | Open Subtitles | كانت دائما ما تنتهز هذه الفرص الجامحة وأبوك كان وسيماً بما تماماً |
| Öyle yakışıklıydı ki! O elbiseyle, her şeyin üstesinden gelebilir. | Open Subtitles | لقد بدا وسيماً للغاية و يمكنه أن يكون أي شئ بهذه البذلة |
| İlk önce, hoş biri olduğunu düşündüm ve biraz da yakışıklıydı. | Open Subtitles | ظننت انه كان لطيفاً وكان وسيماً نوعاً ما |
| yakışıklıydı, açık sözlüydü, komikti karizmatikti. | Open Subtitles | كان وكان وسيم ، كان التعبير ، مضحك ، الكاريزمية. |
| Zekiydi, komikti ve yakışıklıydı. Sesi de fena değildi, bir de doktor olacaktı. | Open Subtitles | إنه ذكي, مرح و وسيم صوته عذب, و كان سيصبح طبيباً |
| Doğru, o genç ve yakışıklıydı. | Open Subtitles | صحيح، لقد كان شابًا وسيمًا |
| Çok yakışıklıydı, ama kasvetli bir yanı da vardı. | Open Subtitles | كان وسيماً للغاية لكن كان هناك شيئاً به كئيب |
| Çok yakışıklıydı ve çok yakındılar. | Open Subtitles | أوه,لقد كان وسيماً جداً وكنتما متقاربين أيضاً |
| Çok yakışıklıydı kızım ya! Sana bakmadı diye kıskandın mı? | Open Subtitles | لقد كان وسيماً, أيتها الفتاة أنتِ مستاءة لأنه لم يكن ينظر إليكِ أنتِ |
| İlk kocam çok yakışıklıydı ama bayağı deliydi. | Open Subtitles | زوجي الأول كان وسيماً جداً لكنّه كان مجنوناً |
| Çok yakışıklıydı. Ona asla oy veremeyeceğim. | Open Subtitles | لقد كان وسيماً للغاية , لن أقدر على التصويت له |
| Eğlenceliydi. Senin gibi yakışıklıydı. Aynı tekneden düşmüştü. | Open Subtitles | والدك كان وسيماً مثلك لقد أتيتما من نفس الإناء |
| Yüzünü göremedim, ama yakışıklıydı. | Open Subtitles | لم أتمكَّن من رؤية وجهه , ولكنه كان وسيماً |
| Çok yakışıklıydı. Galiba benden hoşlandı. | Open Subtitles | و الذي يحدث انه وسيم جدا اعتقد انه يحبني |
| Çok yakışıklıydı, değil mi Marianne? | Open Subtitles | إنه وسيم للغاية,أليس كذلك ماريان؟ |
| Gençken, çok daha yakışıklıydı. | Open Subtitles | حينما كان شاباً، كان وسيم حقاً. |
| Arazi sahiplerindendi. Pek yakışıklıydı. | Open Subtitles | لقد كان مالك أراضٍ، وسيم للغاية. |
| Nasıl da yakışıklıydı? | Open Subtitles | اه~ يونغ اه، كيف يمكن ان يكون وسيم بهذا القدر؟ |
| Çok yakışıklıydı. | Open Subtitles | كان وسيمًا فيما مضى |
| Çok şık giysileri vardı ve çok yakışıklıydı ama bir oyuncaktı tabii. | Open Subtitles | كان وسيما جدا فى زيه الرسمى, كان مزحة حقا , |
| Zengindi, yakışıklıydı, ve onunla bitirdin. | Open Subtitles | لقد كان غنياً ووسيماً وإنفصلتِ عنه |
| Biraz öğürüyordum yanındayken çok gergindim çünkü çok yakışıklıydı. | Open Subtitles | أصبحتُ a قليلاً gaggy. هو فقط ' يَجْعلُ هو جَعلَني عصبي. - لَكنَّه كَانَ وسيمَ جداً. |
| Tanıdığım herkesten daha yakışıklıydı. James Dean'e benziyordu. | Open Subtitles | "كان أكثر وسامة من أيّ شخص ألتقيته يوما كان يشبه (جايمس دين) كثيراً" |
| Orta yapılı, açık renk saçlı senin yaşlarında, gerçi daha yakışıklıydı. | Open Subtitles | متوسط الجسم شعر فاتح بحوالي عمرك , لكن أكثر وسامةً |
| Çok yakışıklıydı. | Open Subtitles | كان حسن المنظر. |