"yakışıklıydı" - Translation from Turkish to Arabic

    • وسيماً
        
    • وسيم
        
    • وسيمًا
        
    • وسيما
        
    • ووسيماً
        
    • وسيمَ
        
    • وسامة
        
    • وسامةً
        
    • حسن المنظر
        
    Bu tür riskleri almayı hep severdi ve baban da çok yakışıklıydı. Open Subtitles كانت دائما ما تنتهز هذه الفرص الجامحة وأبوك كان وسيماً بما تماماً
    Öyle yakışıklıydı ki! O elbiseyle, her şeyin üstesinden gelebilir. Open Subtitles لقد بدا وسيماً للغاية و يمكنه أن يكون أي شئ بهذه البذلة
    İlk önce, hoş biri olduğunu düşündüm ve biraz da yakışıklıydı. Open Subtitles ظننت انه كان لطيفاً وكان وسيماً نوعاً ما
    yakışıklıydı, açık sözlüydü, komikti karizmatikti. Open Subtitles كان وكان وسيم ، كان التعبير ، مضحك ، الكاريزمية.
    Zekiydi, komikti ve yakışıklıydı. Sesi de fena değildi, bir de doktor olacaktı. Open Subtitles إنه ذكي, مرح و وسيم صوته عذب, و كان سيصبح طبيباً
    Doğru, o genç ve yakışıklıydı. Open Subtitles صحيح، لقد كان شابًا وسيمًا
    Çok yakışıklıydı, ama kasvetli bir yanı da vardı. Open Subtitles كان وسيماً للغاية لكن كان هناك شيئاً به كئيب
    Çok yakışıklıydı ve çok yakındılar. Open Subtitles أوه,لقد كان وسيماً جداً وكنتما متقاربين أيضاً
    Çok yakışıklıydı kızım ya! Sana bakmadı diye kıskandın mı? Open Subtitles لقد كان وسيماً, أيتها الفتاة أنتِ مستاءة لأنه لم يكن ينظر إليكِ أنتِ
    İlk kocam çok yakışıklıydı ama bayağı deliydi. Open Subtitles زوجي الأول كان وسيماً جداً لكنّه كان مجنوناً
    Çok yakışıklıydı. Ona asla oy veremeyeceğim. Open Subtitles لقد كان وسيماً للغاية , لن أقدر على التصويت له
    Eğlenceliydi. Senin gibi yakışıklıydı. Aynı tekneden düşmüştü. Open Subtitles والدك كان وسيماً مثلك لقد أتيتما من نفس الإناء
    Yüzünü göremedim, ama yakışıklıydı. Open Subtitles لم أتمكَّن من رؤية وجهه , ولكنه كان وسيماً
    Çok yakışıklıydı. Galiba benden hoşlandı. Open Subtitles و الذي يحدث انه وسيم جدا اعتقد انه يحبني
    Çok yakışıklıydı, değil mi Marianne? Open Subtitles إنه وسيم للغاية,أليس كذلك ماريان؟
    Gençken, çok daha yakışıklıydı. Open Subtitles حينما كان شاباً، كان وسيم حقاً.
    Arazi sahiplerindendi. Pek yakışıklıydı. Open Subtitles لقد كان مالك أراضٍ، وسيم للغاية.
    Nasıl da yakışıklıydı? Open Subtitles اه~ يونغ اه، كيف يمكن ان يكون وسيم بهذا القدر؟
    Çok yakışıklıydı. Open Subtitles كان وسيمًا فيما مضى
    Çok şık giysileri vardı ve çok yakışıklıydı ama bir oyuncaktı tabii. Open Subtitles كان وسيما جدا فى زيه الرسمى, كان مزحة حقا ,
    Zengindi, yakışıklıydı, ve onunla bitirdin. Open Subtitles لقد كان غنياً ووسيماً وإنفصلتِ عنه
    Biraz öğürüyordum yanındayken çok gergindim çünkü çok yakışıklıydı. Open Subtitles أصبحتُ a قليلاً gaggy. هو فقط ' يَجْعلُ هو جَعلَني عصبي. - لَكنَّه كَانَ وسيمَ جداً.
    Tanıdığım herkesten daha yakışıklıydı. James Dean'e benziyordu. Open Subtitles "كان أكثر وسامة من أيّ شخص ألتقيته يوما كان يشبه (جايمس دين) كثيراً"
    Orta yapılı, açık renk saçlı senin yaşlarında, gerçi daha yakışıklıydı. Open Subtitles متوسط الجسم شعر فاتح بحوالي عمرك , لكن أكثر وسامةً
    Çok yakışıklıydı. Open Subtitles كان حسن المنظر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more