| Senin önemine yakışır biçimde davranılacaktın. | Open Subtitles | اردت ان نتعامل بهذه الطريقة يليق باهميتك |
| İnsana yakışır her şeye hazırım. Fazlasına kalkışan insan değildir. | Open Subtitles | أجرؤ على عمل كل شئ يليق برجل ومن يجرؤ على عمل شئ أكبر فلا وجود له |
| - Anneniz çuval bile giyse yakışır, değil mi? - Evet. | Open Subtitles | أن ماما ستبدو رائعة حتى لو أرتدت سترة فضفاضة ، صحيح؟ |
| Güzel bir yüzüm olduğundan bende homoca durur. Ama sendeki bu suratla sana yakışır. | Open Subtitles | ستبدو شاذة عليّ لأني املك وجهاً جميلاً لكنك ستفلت من ذلك بوجهك هذا |
| Seni, vazifene yakışır şekilde temizleyip, cenazeye hazırlayacağız. | Open Subtitles | سوف نقوم بتنظيفك وتقديمك بطريقة ملائمة لشرف خدمتك |
| Şehirdeki her şey ismine yakışır bir güzelliğe sahip. | Open Subtitles | يجب أن يكون لديهم تسهيلات تناسب هذه المدينة |
| "Başarınızı alçakgönüllülükle kabul etmelisiniz üzücü ve kederli günlere hazır olmalısınız ve bir erkeğe yakışır şekilde cesaretle karşılamalısınız." | Open Subtitles | يقول عليك أن تتحمل النجاح بإذلال وتكون مستعداً عندما يأتي يوم الحزن والحداد وتقابلها بشجاعة تلائم رجلاً |
| Bence yatağına yakışır ve sana da harika yavrular doğurur. | Open Subtitles | إنها جديرة بك أؤكد لك ذلك و ستمنحك نسلاً تتباهى به |
| Benim bir sürü yüzüm var ama sana en çok bu yakışır. | Open Subtitles | لديّ العديد والعديد. لكن هذا الوجه أفضل ما يلائمك. |
| Büyülü, ilişkinize yakışır bir şey hak ediyor. | Open Subtitles | إنها تستحق شيئاً ما سحري شيء ما شيئا ما يليق بعلاقتكم |
| Bir krala hizmet edenlere yakışır şekilde üzerinde olmalısın. | Open Subtitles | يتم تنظيمها بدقة ما يليق أولئك الذين يخدمون الملك. |
| Senin önemine yakışır biçimde davranılacaktın. | Open Subtitles | لقد كنت في أن يعامل بطريقة يليق بأهمية الخاص بك. |
| Ona bir kraliyete yakışır şekilde davranın. | Open Subtitles | عاملوه بشكل يليق بالعائلة المالكة. |
| Yarborough kontuna yakışır şekilde. | Open Subtitles | سـ"أنفجر غاضبا" بأسلوب يليق بـ"إيرل ياربوروغ |
| Evime çok yakışır diye düşündüm. Beklerken bakabilir miyim? | Open Subtitles | ظننتُ أنّها ستبدو رائعة في شقّتي، فكّرتُ في أن ألقي عليها نظرة أثناء انتظاري |
| Senin almanı istiyorum çünkü sana çok yakışır. | Open Subtitles | اريدك انت ان تأخذيها لإنها ستبدو جميلة عليك |
| Bu gömlek bana yakışır mı? | Open Subtitles | ما مدى ملائمة هذا القميص عليّ؟ |
| Yemek hizmeti sana daha çok yakışır. | Open Subtitles | فانت اكثر ملائمة مني لمهنة متعهد الطعام |
| Bu yüzden de karakterine yakışır bir mesleği olması lazım. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أن يبغي أن تكون لدية مهنة تناسب رجلاً نبيلا |
| Bu yara izleri, sizin gibi bir müstakbel azize yakışır. | Open Subtitles | هذهِ العلامات سوفَ تناسب قديس مستقبلي مثلك |
| Bir kraliçe yerine bir cariyeye yakışır. | Open Subtitles | تلائم محظية بدلاً من ملكة. |
| Üçüncü İmparatorluğa yakışır güzellikte. Müthiş. | Open Subtitles | جديرة حقا بالرايخ الثالث، رائعة |
| Ve karının yatağını sıcak tutmak sana daha çok yakışır. | Open Subtitles | و يبقى سرير زوجتك دافئ و يلائمك بشكل أفضل |
| Aslında, Claudia Miller sırt çantası taşıyabilir, çirkin ayakkabılarına da yakışır hem. | Open Subtitles | في الواقع، كلوديا ميلر قد تملك حقيبة ظهر كي يتماشى مع أحذيتها القبيحة |
| Bir şirket patronuna da bu yakışır. | Open Subtitles | لم اتوقّعَ أيّ شئَ أقل مِنْ ان يكون مستبدّ متعلّق بالشركات. |