| Göründüğü kadar yakın değil Bayan Thursday. | Open Subtitles | حسنا، أنها ليست قريبة كما تبدو آنسة ثيرسداي |
| Bence gayet güzel. Neyse ki deliğe yakın değil. | Open Subtitles | لقد ضربت اللحم، إنها ليست قريبة من الفتحة، |
| - Evet. Orkestraya da fazla yakın değil. | Open Subtitles | انها ليست قريبة جدا من الأوركسترا. |
| Eh, burası ilk kurbanımızın iş yerine de evine de yakın değil. | Open Subtitles | هذا ليس قريباً أبداً من مكان وعمل الضحية الأولى |
| Veridian 3 var, ancak yeterince yakın değil. | Open Subtitles | حسنٌ، إنه يقترب من كوكب "فيريديان الثالث"، لكنه ليس قريبًا بما يكفي. |
| Sence de fazla yakın değil miyiz? | Open Subtitles | ولكن الا نبالغ فى تظاهرنا بالقرابه ؟ |
| Adamın az sayıda arkadaşı var,ama hiçbirine gerçekten yakın değil. | Open Subtitles | الرجل لديه بضعة أصدقاء، لكن ليس قريبا حقيقي إلى أي منهم |
| - Bunu al. - Çok teşekkürler. Bu arada, McIntyre Adası yakın değil. | Open Subtitles | . بالمُناسبة , جزيرة "ماكنتري" ليست قريبة |
| Daha yakın değil. Onları telaşlandırmak istemiyorum. | Open Subtitles | ليست قريبة جداً ، لا أريدهم أن يتوتروا |
| Çok da yakın değil, umarım. | Open Subtitles | ليست قريبة جداً ، كما أملت |
| Yakın denecek kadar bile yakın değil. | Open Subtitles | إنها ليست قريبة حتى |
| Benim için yeterince yakın değil. | Open Subtitles | ليست قريبة كفاية لي |
| - Hayır, yeterince yakın değil. | Open Subtitles | - - لا , ليست قريبة بما فيه الكفاية. |
| Bu seferki rüzgar arkalarına alınacak kadar yakın değil. | Open Subtitles | ليس على مقربة من الرياح ليس قريباً على الإطلاق |
| Evinin tadilata ihtiyacı var ve Denver'a da sandığın kadar yakın değil. | Open Subtitles | بوقت أسهل لبيع المنزل كونه قريباً من دنفر منزلك بحاجة لبعض التصليحات وثانياً إنه ليس قريباً من دنفر |
| Hayır, yakın değil. İyelikte olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | كلا، ليس قريباً قلتما إنه كان في "عهد التنفيذ" |
| - Yeterince yakın değil. Bir Ebediyet'e bağlandı. | Open Subtitles | ليس قريبًا بما يكفي، إنّها موصولة بـ "دائم" |
| Yeterince yakın değil. | Open Subtitles | ليس قريبًا بما يكفي |
| Bize yakın değil. | Open Subtitles | هو ليس قريبًا منا |
| Sence de fazla yakın değil miyiz? | Open Subtitles | ولكن الا نبالغ فى تظاهرنا بالقرابه ؟ |
| Çalıların arasındaki altıncı gün ve çırak yiyecek elde etmeye hiç de yakın değil. | Open Subtitles | إنَّه اليوم السادس في المَخبأ والتلميذ ليس قريبا ً مِن الحصول على وجبة. |