| Uzak mesafeli ilişkiler gençlerin üniversiteden önce yarın sevişmek için birbirine söylediği yalandır. | Open Subtitles | العلاقات البعيدة هي كذبة للمراهقين يطلقها بعضهم لبعض في الصيف قبل ذهابهم للجامعة |
| Uzak mesafeli ilişkiler gençlerin üniversiteden önce yarın sevişmek için birbirine söylediği yalandır. | Open Subtitles | العلاقات البعيدة هي كذبة للمراهقين يطلقها بعضهم لبعض في الصيف قبل ذهابهم للجامعة |
| Bir şey gerçek olmak için fazla iyiyse, o şey yalandır. Yalan söylemiyorum. | Open Subtitles | عندما يكون هناك شيئٌ ما جيد جدًا ليكون حقيقة يكون في الواقع كذبة |
| Senin uğruna bile söylemiş olsam, yalan her zaman yalandır. | Open Subtitles | حتى إذا كذبت من أجلك فالكذب دائما هو كذب |
| Gerçek aşk ruhsaldır ve, romantik aşk yalandır. | Open Subtitles | الحب الحقيقى له أبعاد روحيه بينما الحب الرومانسى ليس إلا كذب, وهم |
| Çünkü şakaların çoğu yalandır ve siz de kendinizi doğruluğa adadınız. | Open Subtitles | ذلك لأن معظم النكات أكاذيب و أنت كُرست إلى الحقيقة |
| Sanat, gerçek duygular yaratan bir yanıltmadır, gerçeklik yaratan bir yalandır. | TED | الفن خداع يخلق مشاعر حقيقية كذبة تخلق حقيقة. |
| Sanat hakikati, en azından önümüze hakikat diye konan şeyi fark etmemizi sağlayan bir yalandır. | TED | إن الفن هو كذبة تجعلنا نُدرك الحقيقة أو على الأقل الحقيقة التي تُعطى لنا لنفهم. |
| "Dikkat bu bir yalandır. kimse bu şekilde görünemez" | Open Subtitles | تحذير، هذه مجرد كذبة لا أحد هكذا فى الواقع |
| "Dikkat bu bir yalandır. kimse bu şekilde görünemez" | Open Subtitles | تحذير، هذه مجرد كذبة لا أحد هكذا فى الواقع |
| Küçük bir yalandır ve işimize yarıyor. | Open Subtitles | انها كذبة صغيرة ، ولكننا متأكدون الآن انه سيلعب معنا |
| Doğruluğu kesinleşene kadar, söylenen her şey yalandır. | Open Subtitles | أفترض أن كل شيء أخبرت به هو كذبة حتى تتأكد |
| Ne söylediyse yalandır. Her şeyi yalandır onun. | Open Subtitles | كل ما اخبرتكم به هو كذب إنها مصنوعه من الكذب |
| Ne söylediyse yalandır. Her şeyi yalandır onun. | Open Subtitles | كل ما اخبرتكم به هو كذب إنها مصنوعه من الكذب |
| Dikkatini verme! O, yalanların babasıdır. Hepimiz sevginin tek babasını bilirken onun tek bildiği şey yalandır. | Open Subtitles | لا تعيري انتباهكِ له , إنه والد الأكاذيب كل ما يقوله كذب و كل ما نعرفه هو والد الحب |
| Bence yalan yalandır, ama sebepler yeterliyse, belki yalanı affedebilirsin. | Open Subtitles | أعتقد أنّ الكذب كذب و لكن إن كان السبب مقبول إذاً يمكنكِ المسامحة على الكذبة |
| Zencilerin ağzından çıkan ilk beş cümle her zaman yalandır. | Open Subtitles | أي ّشيء يخرج من فم الزنجي، عليك أن تعرف بأن اول 5 جُمل هي كذب. |
| Bakın... onların kardeşim hakkında söyledikleri ve gösterdikleri her şey yalandır. | Open Subtitles | ..إسمع ... كل ما يعرضوه أو يقولوه حول أخي يكون كذب |
| Ona söyleyeceğin her neyse kesin yalandır. | Open Subtitles | كل ما ستقوله له سيكون أكاذيب على أية حال |
| hapse bir gözcü koyar, tanık mevkisinde, söyleyeceği herşey yalandır. | Open Subtitles | السيد "مينتون" يجلب سجين واشي على منصة الشهود كل ما سيقوله سيكون كذباً |
| Bu konuda yalan söylediysen muhtemelen söylediğin her şey yalandır ve hemen şimdi bu ilişkiye son vermek istiyorum. | Open Subtitles | إذا كذبت بشأن ذلك فالأرجح أنك كذبت بشأن كل شيء وأريد إنهاء الأمر الآن |
| # Asıl budur istediği yalandır her dediği # | Open Subtitles | # هذا هو سبب تواجده هنا # # لا تجعليه يخدعك # |