| Son zamanlardaki önemli bir çalışma bize yalnızlığın ne olduğunu açıkça söyledi. | TED | و دارسة بارزة حديثة أعطتنا تعريف واضح و جيد عن ما هي الوحدة |
| O sıralar gerçekten yalnızlığın pençesindeydim. Bütün gün insanlarla iç içe olduğum hiç aklıma gelmedi. | TED | لقد كنت تحت قبضة الوحدة القاسية حينها، ولكنى كنت محاطًا بالناس طوال اليوم، لذا فلم يخطر هذا على بالي. |
| Chicago Üniversitesi'nden Dr. Cacioppo gibi sosyal sinirbilimciler yalnızlığın çok tehlikeli olduğunu keşfettiler | TED | علماء الأعصاب الاجتماعي مثل الدكتور كاشيبو في جامعة شيكاغو، الذي اكتشف أن الوحدة خطيرة جدًا. |
| Hikâyemizde, yalnızlığın birçok farklı dışa vurumunu gösteriyoruz. | TED | في قصَّتنا، نُقدّم أوجُهًا مختلفة ومتعددة للشعور بالوحدة. |
| Gözlerin bana yalnızlığın gerçekte ne demek olduğunu bildiğini söylüyor.. | Open Subtitles | عينيك تخبرني بأنّك تعرف الشعور بالوحدة الحقيقية |
| yalnızlığın iyi birşey olduğunu görmeye başlayın. | TED | ابدأوا بالتفكير في العزلة باعتبارها شيئا جيدا. |
| "Çoğu yalnız insan hâl çaresine bakmaya çalışır yalnızlığın." | Open Subtitles | أكثرالناسوحدةيحاولوناكتشافذلك، عن الوحدة |
| Her zaman yalnızlığın kaderin bir cilvesi olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | لطالما ظننت أن الوحدة أمر لابد أن يتحمله الرجل |
| yalnızlığın tüm vücudumda hissettiğim fiziksel bir acı olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أجد الوحدة ألم ينهش كل شيء من حولي تستطيعين ان تحسي به في كل شيء حولك |
| Saf matematik ve yalnızlığın diyarına hoşgeldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم في الرياضيات البحتة, أرض الوحدة |
| Bu lanet olası yalnızlığın bir insanın dünyada başına gelebilecek en kötü(keskin) acı olduğunu da biliyorsun aynı zamanda.. | Open Subtitles | أنت أيضاً تعرف بأن مثل هذه الوحدة أسوء ألم محتمل في العالم |
| İşte yalnızlığın vatanı halis matematiğe hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم في الرياضيات البحتة, أرض الوحدة. |
| Hayatında bir sürü pişmanlık yaşamış ve yalnızlığın ne olduğunu bilen biri olarak hayal ediyorum. | Open Subtitles | أتصوّر أنّه شخص يعرف شعور الوحدة. أن يعيش حياة يسودها الندم. |
| Onlar yalnızlığın ve çaresizliğin sonsuza dek süreceği yere gideceklerini biliyorlar. | Open Subtitles | حيث لن يلازمهما إلّا الوحدة واليأس أبد الآبدين. |
| Her an korku ve yalnızlığın derinliklerinde buluyorum kendimi ama... | Open Subtitles | كل لحظة أجد نفسي في هاوية من الشعور بالوحدة والخوف، ولكن |
| Yani ev yalnızlığın soğuk tabutu gibi. | Open Subtitles | أعني، أصبح المنزل مثل القبر البارد من الشعور بالوحدة. |
| Sana gelince Zach, acaba yalnızlığın nasıl bir şey olduğunu hiç hissettin mi? | Open Subtitles | أما بالنسبة إليك يا زاك أتساءل إن اختبرت يوماً الشعور بالوحدة |
| Gün gelir çoğu yalnız insan hâl çaresine bakmaya çalışır yalnızlığın. | Open Subtitles | أحيانا، أكثر الناس وحدة يحاولون التفكير بذلك -أقصد الشعور بالوحدة |
| Bir çok araştırma, yalnızlığın arttığını, dayanışmanın, dürüstlüğün, sosyal ve kentsel katılımın ise azaldığını gösteriyor. | TED | العديد من الدراسات أظهرت زيادة في العزلة ونقص في التضامن، والأمانة والمشاركة المجتمعية والمدنية. |
| yalnızlığın ve çılgınlığın eseri o! Ve tamamen delice. | Open Subtitles | إنها نتاج العزلة والهذيان إنها خطّة جنونيّة بالكامل |
| Lanetinin adı "yalnızlığın Yıldızı" | Open Subtitles | والبلاء الذي واقعة تحتهُ يُدعى بِلهيب العزلة |
| "yalnızlığın çığlığı, tek başına bıraktığı,..." | Open Subtitles | صرخة معتزلة ثقب اللحم بلدي، |