| Ağladım, yalvardım... hatta son seferinde elini öpmeye bile çalıştım. | Open Subtitles | بكيت و ترجيته و توسلت في آخر مرة قبلت يده |
| Sana gitmen için yalvardım, Milton. Onun silahından kurşunları çıkarttım... | Open Subtitles | لقد توسلت اليك لترحل ,ميلتون لقد اخرجت الرصاص من المسدس |
| Teklifin geçerli olduğunu söyledi ben de ona kabul etmemesi için yalvardım. | Open Subtitles | اخبرني ان هذا كان على الطاولة و توسلت له لكي لا يوافق |
| Sana, kapama anahtarı olmayan bir araba alalım diye yalvardım. | Open Subtitles | توسلتُ لك أن لاتشتري سياره بها مفتاح تبديل |
| yalvardım. Rica ettim. Hoş adam olmaya çalıştım. | Open Subtitles | أتوسل إليهم وأرجوهم وأحاول معاملتهم بلطف |
| Çin'den birinin geleceği umuduyla yalvardım yakardım ve yardım istedim. | TED | توسلت وصرخت لكل أنواع المساعدة، آملة أن يظهر أحدهم من الصين. |
| Meksikalı yetkililere Meksika'ya girme ve o zamanlar henüz 10 aylık olan oğlumu alma izni vermeleri için yalvardım. | TED | توسلت للمسؤولين المكسيكيين بأن يتركوني أعود للمكسيك من أجل إقلال طفلي، الذي كان بعمر عشر أشهر ذاك الوقت. |
| Doktor çağırması için ona yalvardım, ama o divana yığılıp sızdı. | Open Subtitles | توسلت اليه ان يذهب لاحضار الطبيب لكنه تهاوى على الاريكة وفقد الوعي |
| Evet, Tanrı'ya ben paranı aldıktan sonra seni öldürmesi için yalvardım. | Open Subtitles | توسلت إلى الله بأنك تموت بعد أن أفلسك .. أجل. |
| Konuşması için yalvardım, yakardım, dövdüm saçlarından tutup yerlerde sürükledim, sokaklara attım. | Open Subtitles | توسلت إليها أن تنطق، ضربتها ألقيتها على قارعة الطريق |
| Bizi savaşa zorlamamaları için yalvardım. | Open Subtitles | لقد توسلت لهم ان لايجبرونا على القتال وهم يعلمون هذا |
| Biliyorum, ama cadılar bayramındayız. "Hediye yada Ceza" önemli bir şeydir. Jim, ondan rica ettim, ona yalvardım. | Open Subtitles | أعلم، لكنه عيد الهلوين انه خدعة او متعة جيم ، لقد توسلت اليها وحذرتها |
| Benimle dönüp pınarı bulup içmesi için yalvardım. | Open Subtitles | توسلت إليها لتعـود لى و تجد النبع و تشرب منه |
| Ona yalvardım ama o anneme vurmaya devam etti. | Open Subtitles | و قدْ توسلتُ إليه بأنْ يتوقف و لكنّه إستمرّ في ضربها |
| Bugün geleceğini bildiğimden ona yalvardım. | Open Subtitles | لقد ترجيته ان يأتي لأنني كنت أعرف أنك قادم هذا الصباح |
| Saat 3'te ön kapısında yalvardım. | Open Subtitles | في الثالثة صباحاً أتوسل إليها عند بابها الأمامي |
| Tekrar düşünmesi için yalvardım. Bana gitmemi söyledi. | Open Subtitles | توسّلتُ إليها أن تعيد النظر، وطلبت منّي الرحيل |
| Kalması ve vedalaşması için yalvardım ama uçağı yakalamaları gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد رجوتها لتبقى و تودعك.. ولكنها قالت بأنه بإمكانها أن تلحق بالرحلة. |
| Hiç sanmam. Çünkü iyileştirmesi için ona yalvardım. | Open Subtitles | لا أعتقد ذلك لأني توسلته أن يأخذه و خمن ماذا حدث |
| Lee kaybolunca William'a onu bulması için yalvardım, ama haksızlık ettim. | Open Subtitles | اختفت لي,ترجيت ويليام أن يجدها لكن ذلك لم يكن عادلا له |
| İstediği her adama sahip olabilirdi. Seni bana bırakması için yalvardım. | Open Subtitles | كان بإمكانها أن تحظى بأيّ رجل أرادته توسّلت إليها أن تسمح لي أن أحظى بكَ |
| Sesini kısması için yalvardım sessizce söylemesi için ama kale almadı. | Open Subtitles | رجوته أن يخفض صوته، أن يغني بشكل هادئ ولكنه لم يهتم |
| Savaşa son verin diye, başka bir yol arayın diye defalarca yalvardım ama beni dinleyen oldu mu? | Open Subtitles | تضرعت لك مرارا كي توقف القتال كي تجد حلا آخر، لكن هل أصغى إلي أي منكم؟ |
| Sana denize açılırken söylemiştim. Bunun için yalvardım. | Open Subtitles | لقد أخبرتك عندما أبحرنا لقد ترجيتك لأجل ذلك |
| Bu şehri sen ve arkadaşlarının mutluluğu ve huzuru bulabileceği bir yer hâline getirmesi için ona yalvardım. | Open Subtitles | توسّلته ليصنع هذه البلدة لك ولأصدقائك كيما تهتدي للحب، للسعادة. |
| Anneme bana gitar alması için yalvardım ve o aldı. | Open Subtitles | رجوت أمي أنت تشتري لي غيتاراً ، وقد فعلت |
| Ama beni almaları için onlara yalvardım. | Open Subtitles | رجوتهم أنْ يأخذونني, و لكنهم ما كانوا ليفعلوا ذلك |