| Trent. Şu anda tam yanında duruyor. | Open Subtitles | ترينت ,الذى يقف بجانبك اريد التحدث معه |
| Yani ona yardım etmenin bir yolu olsaydı, inan bana şu an yanında duruyor olurdum. | Open Subtitles | لذا إن كان هناك أي طريقة لمساعدته... صدقني سأكون أول شخص يقف بجانبك... |
| Adamım yanında duruyor. | Open Subtitles | رجلي يقف بجانبك |
| Pekala üç kötü adam. Bir numara Aston Martin'in yanında duruyor. | Open Subtitles | واذن، 3 رجال أشرار، رقم واحد يقف قرب استون مارتين |
| Pekala üç kötü adam. Bir numara Aston Martin'in yanında duruyor. | Open Subtitles | واذن، 3 رجال أشرار، رقم واحد يقف قرب استون مارتين |
| Garsona bakıyorum, garson hesabı elinde adeta sallarcasına masamızın yanında duruyor yani, masada, çeki... çeki gösterir gibi duruyor sanki. | Open Subtitles | ونظرت إلى النادل، النادل كان يقف بجانب طاولتنا ويهز الحساب على الطاولة، كان يشير على الحساب |
| Bruce, tam yanında duruyor. | Open Subtitles | (بروس), إنه يقف بجانبك |
| - yanında duruyor. | Open Subtitles | انه يقف بجانبك |
| O da senin yanında duruyor. | Open Subtitles | هو يقف بجانبك |
| Sık sık pencerenin yanında duruyor, gözlerini kıra çeviriyor. | Open Subtitles | إنه يقف قرب النافدة، يحدق في القرية |
| Bon Jovi "Dikkat Kaygan Zemin" yazan bir levhanın yanında duruyor! | Open Subtitles | جون جوفي" حرفياً يقف" ...بجانب إشارة "تقول "زلقة عندما تكون بالة |
| Ve bir ineğin yanında duruyor, inek de "El-möö" diyor. | Open Subtitles | وهو يقف بجانب بقرة تقول "ألمو". |