| yanlış yere geldiğim ortada. Bırakın da gideyim. | Open Subtitles | من الواضح أننى فى المكان الخطأ دعونى أذهب. |
| Bariyerin yanlış yere kurulduğunu iddia ediyormuş. | Open Subtitles | وقد أوصى بأن الحواجز قد وضعت في المكان الخطأ |
| Rahatsız ettiğim için özür dilerim. yanlış yere geldim herhalde. | Open Subtitles | انظر, أنا آسف لإزعاجك لا بد أنه لدي المكان الخاطئ |
| Sanırım yanlış yere geldim. | Open Subtitles | لا بد أني جئــت إلى المكان الخاطئ. ستفلــر. ستفلــر. |
| Eğer bir kucak dolusu acımayla geldiysen yanlış yere gelmişsin. | Open Subtitles | إذا أتيت لهنا بمقدار كبير من الرثاء فإنك أتيت للمكان الخطأ |
| Bu evi kim yaptıysa merdivenleri yanlış yere koymuş. | Open Subtitles | كائناً من يكون قد بنى هذا المنزل فقد وضع السلالم في المكان الخاطيء |
| FASHION BUZZ Kime: Suzuki St. Pierre Daniel'ın fotoğrafları Suzuki'ye gittiyse her şey yanlış yere gidecek demektir! | Open Subtitles | اذا ذهبت صور دانيال الى سوزوكي، فبعدها كل شيء سيذهب الى المكان الخطأ |
| Mutlu son arıyorsan yanlış yere geldin. | Open Subtitles | لو كنت تبحث عن نهاية سعيدة، فلقد جئت إلى المكان الخطأ. |
| Siz aracınızı yanlış zamanda yanlış yere parkettiniz. | Open Subtitles | انت اوقفت سيارتك في المكان الخطأ في الوقت الخطأ |
| Belki de yanlış yere geldik. | Open Subtitles | أتدرين، ربما نحن متمركزين في المكان الخطأ |
| Bir keresinde onun zımbasını ödünç almıştım, sonra yanlış yere koymuştum.. | Open Subtitles | لقد استعرت دباسته ذات مرة ولكني أعدتها في المكان الخاطئ |
| Şey, korkarım yanlış yere geldiniz. | Open Subtitles | اخشى ان اخبرك انك حضرت الى المكان الخاطئ |
| Özür dilerim, galiba yanlış yere geldim. | Open Subtitles | انظر, أنا آسف لإزعاجك لا بد أنه لدي المكان الخاطئ |
| Hayır, açıkçası, bir bilgisayar ondalığı yanlış yere koyabilir. | Open Subtitles | من الواضح أن الكمبيوتر قد وضع . النقطة العشرية فى المكان الخاطئ |
| Eğer bilgi arıyorsanız, yanlış yere geldiniz. | Open Subtitles | جئتم للمكان الخطأ اذا كنت تبحث عن المعلومات. |
| Eğer bir barınak arıyorsan yanlış yere geldin. | Open Subtitles | إذا كنت تبحثي عن مأوى فقد حضرتي للمكان الخطأ |
| Aradığın bağışlanmaksa, bunun için yanlış yere geldin. | Open Subtitles | لذا لو كان العفو ما أتيت لأجله، فقد أتيت للمكان الخطأ. |
| Bak, sigaradan bahsediyorsan çok yanlış yere geldin. | Open Subtitles | انظري أنتي تتحدثين عن السجائر أنتي في المكان الخاطيء |
| Ambulansı yanlış yere gönderdiler. | Open Subtitles | أجل أجل أوصلت العنوان وأرسلوا الإسعاف للمكان الخاطئ |
| Bir bakıma şanslıydı, bize yanlış yere baktığımızı gösterdi. | Open Subtitles | كان حظاً جيداً أعلمنا أننا نبحث بالمكان الخاطئ |
| O aptal polisler yanlış yere gelmiş. Yanlış adamları tutuklamışlar. | Open Subtitles | هؤلاء الشرطيين الحمقى ذهبوا للمكان الخاطيء و قبضوا على الأشخاص الخاطئين |
| Benim yanlış yere bakmama yol açtı ve elimi kaybettim. | Open Subtitles | لقد جعلني أنظر في الاتجاه الخاطئ و قطعت يدي |
| Kesin yanlış yere girdim. | Open Subtitles | أنا مُتَجَوّل متأكّد في المكانِ الخاطئِ. |
| Eğer o oy yanlış yere giderse inşa ettiğiniz her şey boşa gider. | Open Subtitles | اذًا لو سار هذا التصويت بالمسار الخاطئ فكل شيء بنيته سيتم هدمه |
| Kazanılmış onca münakaşa ama görünen o ki kazançlarımı yanlış yere koymuşum. | Open Subtitles | وكُل تلك الحجج التي كسبتها تبدو الآن إني أخطأت في أرباحي. |
| Fakat ben-ben ona bakıcılık yapıyorum ve görünen o ki tüylü ejderhasını yanlış yere koydum, ve bu da hiçkimse için iyi değil. | Open Subtitles | لكن كنت أرتب غرفة الجلوس والظاهر أني أضعت تنينه الملتحي والذي كان عديم الفائدة |