| Yapabileceğim bir şey yoktu. Zar zor kaçabildim. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكنني فعله , أنا بالكاد نجوت |
| - Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكنني فعله. |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن بيدي حيلة |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن بيدي حيلة. |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكن أن أفعله. |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكن أن أفعله. |
| Burada üzerinden geçtik. Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | وسقط علينا الجسم فجاه لم يكن لدينا فرصة لتفاديها |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن بإمكاني فعل شيء |
| Klaus, Jenna'yı dışarı çıkarmam için beni zorladı. Yapabileceğim bir şey yoktu. Başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | (كلاوس) أجبرني على الإتّصال بـ (جينا) لم تكُن بيدي حيلة، ولم يكُن لي من قرار |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكنني فعله |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكنني فعله. |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن بيدي حيلة. |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن بيدي حيلة (لا بأس. |
| Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكن أن أفعله |
| Burada üzerinden geçtik. Yapabileceğim bir şey yoktu. | Open Subtitles | وسقط علينا الجسم فجاه لم يكن لدينا فرصة لتفاديها |
| Klaus, Jenna'yı dışarı çıkarmam için beni zorladı. Yapabileceğim bir şey yoktu. Başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | (كلاوس) أجبرني على الإتّصال بـ (جينا)، لم تكُن بيدي حيلة، ولم يكُن لي من قرار. |