| yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد أى شيء أستطيع فعله ـ ما الذى تعنيه , هو قتل نفسه ؟ |
| Kardeşimi, zeplini ve bu balonu kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ،لا يوجد شيء أستطيع فعله لأنقاذ أختى و المنطاد، أو هذه السفينة الهوائية |
| İki numaralı emir: "Güneş için yapabileceğim hiçbir şey yok. " | Open Subtitles | عدد الوصية الثانية: لا يوجد شيء يمكنني القيام به حول الشمس. |
| Ama yapabileceğim hiçbir şey yok, geceyi gündüze çeviremediğim gibi. | Open Subtitles | لكن ما من شيء يمكنني فعله أكثر من إمكاني من منع الليل من الهبوط |
| İşlemlere başladı ve onu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | انه سوف يوقع عليه ، وليس هناك شيء استطيع فعله لاوقفه |
| Söz veriyorum. Ama çocuklara bu konuda yapabileceğim hiçbir şey olmadığını söylemelisin. | Open Subtitles | لكن عليك اخبار الاولاد اني لم استطع فعل شيء حيال ذلك |
| Üzgünüm, yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أنا آسف لا أستطيع عمل شيء |
| Dünyadan çok uzakta, Yerküre mavi ve yapabileceğim hiçbir şey yok." | TED | بعيدًا فوق العالم. كوكبُ الأرض أزرق ولا يوجد شيء أستطيع القيام به". |
| Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أذيتُ من هم حولي، وما بيدي حيلة حيال ذلك |
| - Seni bundan kurtaramam, bunu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكنني إنقاذك من هذا لا يوجد شيء أستطيع فعله لإيقاف هذا ماذا ؟ |
| Aklını çelmek için yapabileceğim hiçbir şey yok mu? | Open Subtitles | ألا يوجد هناك شيء أستطيع فعله كي تعدل عن رأيك؟ |
| Başkente döndüm. Onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك اي شيء أستطيع فعله له في كل طريق عودتي الى العاصمه |
| Böyle bir kadın var ve istediğini söyleyebilir ve onu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok, çünkü İftira Kanunu bize karşı. | Open Subtitles | إنها بالخارج هناك يمكنها قول ما تريد وليس هناك شيء يمكنني القيام به لإيقافها لأن قوانين التشهير ضدنا |
| Çünkü size yardım edebilmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لأن ليس هناك شيء يمكنني القيام به لمُساعدتك |
| Onun cesur biri olması için yapabileceğim hiçbir şey de yoktu. | Open Subtitles | ولم يكن هناك شيء يمكنني القيام به لأعطيه أياً منها. |
| Bu konuda konuşmak bizim için zor çünkü yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | الأمر صعب علينا للتحدث بشأنه. لأنه ليس هناك شيء يمكنني فعله |
| Üzgünüm, çocuklar, yapabileceğim hiçbir şey yoktu . | Open Subtitles | أنا أسف يارفاق لم يكن هناك أي شيء استطيع فعله كما ترى |
| Bay Bession için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | "لم استطع فعل شيء للسيد "باثيون |
| yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا أستطيع عمل شيء |
| Yerküre mavi ve yapabileceğim hiçbir şey yok. | TED | كوكب الأرض أزرق! ولا يوجد شيء أستطيع القيام به. |
| Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أذيتُ من هم حولي، وما بيدي حيلة حيال ذلك |
| Bacağımdaki kas problemliydi ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | كان ينقصني عضلة في ساقي. ولا يمكنني فعل شيء حيال هذا. |
| - Doktor Beckett sizlere izin verene kadar yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | حتى يخرجكم الدكتور بكيت ليس هناك شيء أستطيع فعلة |
| Bana inanmalısın. yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | يجب أن تصدقني لم يكن هناك ما أستطيع فعله |
| Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | حسناً, ليس هناك ما يمكنني فعله بشأن هذا |
| Haberler hakkında yapabileceğim hiçbir şey yok Bay Krendler. | Open Subtitles | لم اكن استطيع عمل شئ مع الاخبار ، سيد كريندلر |
| Hassasiyetinden dolayı memnunb oldum.Bunu birçok Kübalı vatansever den duydum fakat bunuun için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أقدر تعاطفكم ولقد سمعتُ من الكثير من الوطنيين الكوبيين ولكنني لا أستطيع فعل شيء حيال ذلك |