| Bunu harika şeyler yapmakta kullanabiliriz. Endüstriyel ve tıbbi uygulamalar için süper lifler olarak mesela. | TED | فيمكن استخدامها لصنع أشياء مدهشة، مثل الأقمشة الفائقة للتطبيقات الصناعية والطبية |
| Bu topları size giyecek yapmakta kullanırdık. | Open Subtitles | لقد استخدمنا نفس الدبابيس لصنع ملابس لكم. |
| Yardımcı alet yapmakta da kullanılıyor. | TED | أو يمكن استخدامه لصنع أجهزة المساعدة. |
| - İstediğinizi yapmakta özgürsünüz. - Bay Roark, burada yalnızız. | Open Subtitles | أنت حر لتفعل ما يحلو لك سيد رورك، نحن وحدنا الأن |
| Ve sen, istediğini yapmakta özgürsün. | Open Subtitles | وأنت .. أنت حر لتفعل ما تشاء |
| Bu adamlar çok başarılı değiller ama bu çipleri yapmakta bayağı iyiler. | Open Subtitles | إنهم ليسوا بجيّدينَ فيها ولكنهم جيدون حقاً في صنع هذه الرقائق. |
| İkimiz de istediklerimizi yapmakta özgürüz. | Open Subtitles | نحن لنا الحرية على حد سواء لنفعل ما نريد |
| Ancak, pekçok deneyden sonra, Goa'uld bu teknolojiyi ilk taşmezarı yapmakta kullandı. | Open Subtitles | على أية حال، بعد كثير من تجارب البحث الـ * جواؤلد * كَانَوا قادرين على إستخدام التقنيةِ * لصنع أول * سركوجوفيكس |
| Düşsel bir canavar yapmakta beni kullandığın için seni asla affedemem. | Open Subtitles | ولنأسامحكعلىإستغلاليكمادة... لصنع وحشاً خيالياً |
| İçtiğimiz sudan, kullandığımız enerjiden tutun barınaklarımıza, alet yapmakta kullandığımız hammaddelere kadar, gezegenimiz bize hayatta kalmamız için gereken her kaynağı sunuyor. | Open Subtitles | سواء كانت المياه التي نشربها، الطاقة التي نستخدمها أو المواد الخام التي نستغلها لصنع الأدوات و المأوى -يمتلك الكوكب مستودعاً من الموارد |
| Bu topları size giyecek yapmakta kullanırdık. | Open Subtitles | كنّا نستعمل نفس المسامير لصنع ملابس لكم |
| Benim için süreç çok önemli, zira ben makinalar icat ediyorum ve aynı zamanda makina yapmakta kullanılan aletler icat ediyorum, başlangıçtan beri sarıp sarmaladığım tüm şeyin hepsi bu. | TED | بالنسبة لى , الحركة شىء مهم جداً لأننى أخترع ألات , لكنى أيضا أخترع أدوات لصنع الماكينات , و الأمر كله من البداية هو عبارة عن مجرد أفكار متداخلة معا . |
| Ve sen, istediğini yapmakta özgürsün. | Open Subtitles | وأنت .. أنت حر لتفعل ما تشاء |
| Agnes yetişkin biri ve istediğini yapmakta serbest. | Open Subtitles | (آغنيس) بالغة ولها الحرية لتفعل ما تشاء |
| O sandviçi yapmakta zorlanmadığına göre saat 11:30 da bir tane daha yapmanı rica edeceğim. | Open Subtitles | -يبدو أنك لم تواجهي أية صعوبة في صنع هذا الساندويتش -أريدك ان تصنعي واحدا عند الساعة 11: 30 |
| Çörek yapmakta berbat olduğumu düşünmek. | Open Subtitles | التفكير بأنني أُقرف في صنع الكعك. |
| Şimdilik, biz bu işi yapmakta özgürüz. | Open Subtitles | الآن، نحن أحرار لنفعل ما يحلو لنا. |
| Hepimiz istediğimizi yapmakta özgürüz. | Open Subtitles | -جميعنا أحرار لنفعل ما يحلو لنا . |