| Ama fark ettim ki bu Jerry... böyle şeyler yaptığı zaman Jerry'yi beğenmiyor. | Open Subtitles | وأدركت أن جيري لم يعجبه جيري عندما يفعل جيري ذلك | 
| Ve hata yaptığı zaman, sanırım senin adamların yerini öğrenecektir. | Open Subtitles | قبل ان يتواري و عندما يفعل ذلك انا افترض ان اتباعك سوف يسمعوا بذلك | 
| Birisi kötü bir şey yaptığı zaman, ölmesi gerekiyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر مثل عندما يفعل شخصا ما شيئا خاطئ, ويتمنى فقط بأن يموت | 
| Erlich yaptığı zaman suratına yumruğu yapıştırmıştı. | Open Subtitles | أعني، انه لكم إرليك في وجهه عندما فعل ذلك له، | 
| Böyle şeyler yaptığı zaman ciddi değildir. | Open Subtitles | لم يكن يقصد عندما فعل هذه الاشياء | 
| Böyle şeyler yaptığı zaman ciddi değildir. | Open Subtitles | هو لم يكن يقصد عندما فعل هذه الاشياء | 
| Tanrım! Neden bunu yaptığı zaman hep hamileyim? | Open Subtitles | لماذا أكون دائما حبلى عندما تفعل ذلك؟ | 
| Bunu yaptığı zaman ondan nefret ediyorum. | Open Subtitles | أكره عندما تفعل ذلك | 
| yaptığı zaman, mahkemeye yalancı şahitlik yaptın. | Open Subtitles | عندما يفعل سوف تقسمين كذبا فى المحكمه | 
| yaptığı zaman, güvenli bir mesafeden onu takip et. | Open Subtitles | عندما يفعل ذلك، اتبعه من على مسافة آمنة | 
| Bunu yaptığı zaman? | Open Subtitles | عندما يفعل هذا؟ | 
| Bunu yaptığı zaman ona bayılmıyor musunuz? | Open Subtitles | ألا تحبينه عندما يفعل هذا؟ | 
| Bunu yaptığı zaman sen... Hayır. | Open Subtitles | عندما يفعل ذلك , هل | 
| Bunu yaptığı zaman beni fena azdırmıştı. | Open Subtitles | شعرت بالإثارة عندما فعل ذلك | 
| Tavsiye almayı kesti. Bunu yaptığı zaman, düşündü ki... | Open Subtitles | توقّف(كريس)عن حضور العشاء الجماعي عندما فعل ذلك، إعتقد بأنّه... | 
| Ona su ile ilgili planımdan bahsettim, eğer Hood'a yardım ediyorsa onu bulup, bunu Hood'a anlatacağından şüpheleniyorum ve yaptığı zaman sen de orada olacaksın çünkü onları izleyeceksin. | Open Subtitles | سأخبرها عن مخططي حول الماء و إن كانت متحدة مع (هود) أعتقد بأنها ستذهب للعثور عليّه من أجل إخباره و عندما تفعل ذلك، ستكون هناك لأنك ستتعقبها |