"yaptırımları" - Translation from Turkish to Arabic

    • جهود
        
    • العقوبات
        
    Planın yalnızca Fayed'i bulmak için uygulanan yasal yaptırımları engeller. Open Subtitles خطتك سوف تعيق "جهود قوات الأمن لمنع "فايد
    Planın yalnızca, Fayed'i bulmak için uygulanan yasal yaptırımları engeller. Open Subtitles ...خطتك ...ستتسبب فقط فى إعاقة (جهود قوات الأمن لوقف (فايد
    Dr. Rafil Dhafir gibi insanları içeriyor ki, Irak üzerindeki ekonomik yaptırımları çocuklar için medikal destek göndererek ihlal etmiş birisi. TED تشمل هذه الفئة أناس أمثال الدكتور رافيل ظافر، الذي انتهك العقوبات الاقتصادية في العراق بإرسال الإمدادات الطبية لفائدة الأطفال الموجودين هناك.
    Şimdi bu firmalar, yaptırımları aşmak konusunda da oldukça iyiler. TED الشركات المجهولة ممتازة لخرق العقوبات أيضاً .
    Dünyanın her tarafındaki protestolar ve Amerika, İngiltere ve Sovyetler Birliği'nin yaptırımları da beraberinde geldi. Open Subtitles و قد لاقى هذا احتجاجاً عالمياً كبيراً و إقرار العقوبات من قبل الولايات المتحدة الأميركية و الممكلة المتحدة و الاتحاد السوفييتي
    Başkan Taylor ekonomik yaptırımları kaldırıyor ve bize milyarlarca dolar değerinde bir yardım paketi sunuyor. Open Subtitles تقوم الرئيسة (تايلور) برفع العقوبات الاقتصادية وتعرض مجموعة من المساعدات تساوي البلايين من الدولارات
    Öte yandan, Birmanya'ya ekonomik yaptırımları genişletmek gibi bir bakış açısı sadece Pekin'in elini kuvvetlendirecektir. Open Subtitles على أي حال، من وجهة نظرنا أن تمديد العقوبات الإقتصادية ضد (بورما)، سيعطي الأفضلية فقط إلى (بكين).
    İranlı diplomatlar, ekonomik yaptırımları kaldırma sözüne karşılık Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na ülkedeki nükleer sahalara tam yetkiyle erişimi teklif etti." Open Subtitles الدبلوماسيين الإيرانيين قد عرضت مفتشي الوكالة الوصول الكامل وغير المقيد إلى مواقع النظام النووية في مقابل رفع الاقتصادية العقوبات ".
    Uluslararası yaptırımları ihlal edip Cenevre'ye geldiniz. Open Subtitles لقد سافرت إلى (جنيف) منتهكا العقوبات الدولية المفروضة
    Şimdi, gerçek tehditler karşısında -- Örneğin, Kuzey Kore'nin yaptırımları hiçe sayarak geçenlerde gerçekleştirdiği nükleer silah denemeleri -- Makul insanlar saldırıları caydırma amacıyla elimizde belli sayıda silah bulundurulması gerektiğine katılmıyor. TED الآن، في مواجهة التهديدات الحقيقية -- على سبيل المثال، التجارب النووية الأخيرة لكوريا الشمالية، التي تتحدى العقوبات -- عدد مقدر من الناس لا يتفقون حول ما إذا كان علينا أن نحتفظ ببعض الأسلحة النووية لردع العدوان.
    Hükümetiniz onların hesaplarını dondurduğunda Le Bron kayda değer borçlar teklif ederek bu yaptırımları bertaraf etmekte ve kötü adamların işlerine olağan şekliyle devam etmesine zemin hazırlamaktaydı. Open Subtitles ، عندما قامت حكومتكم بتجميد أصولهم عرض علييهم (ليبرون) قروضاً بأحجام كبيرة الأمر الذي جعل العقوبات المفروضة عليهم بلا أسنان

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more