| Hayır. Bu, doğru tarafta olmanın yararlarından biridir. | Open Subtitles | و لكن تلك إحدى فوائد أن تكون مع جانب الخير |
| Hayır. Bu, doğru tarafta olmanın yararlarından biridir. | Open Subtitles | و لكن تلك إحدى فوائد أن تكون مع جانب الخير |
| Bu da metal bir bacağa sahip olmanın yararlarından biri olmalı. | Open Subtitles | أفترض أنها واحده من فوائد القدم المعدنيه |
| Adınızın verildiği bir kardiyoloji bölümü olmasının yararlarından biri işte. | Open Subtitles | هذا أحد منافع وجود قسم أمراض قلبية مسمى على إسمِك |
| Tedavi görmüyorlar, saptanmıyorlar, modern tıbbın tamamının yararlarından alamıyorlar. | TED | إنهن لا يعالجن ولا يتم تشخيص أمراضهن لا يستفدن من كل منافع الطب الحديث |
| İnsanlık, bilimin yararlarından faydalanabilmeyi bekliyor. | Open Subtitles | إنهم ينتظرون منافع العـِلم |
| Jethro, ben de Bay Palmer'a kendini tutmanın yararlarından bahsediyordum. | Open Subtitles | (جيثرو)، كنت أخبر السيد (بالمر) حالاً فوائد ضبط النفس. |
| Kör olmanın yararlarından biri. | Open Subtitles | إحدى فوائد كونك اعمى |
| Volm'ün müttefik olarak yanımızda olmasının yararlarından biri. | Open Subtitles | تلكَ إحدى فوائد التحالف "مع "الفولم |
| Yuri iki yıl önce, fahişeliğin yararlarından yaşamını sağlama davasında, Sasha Miranov'u temsil etmiş. | Open Subtitles | منذ عامين (يوري) مثّل (ساشا مينورف) في قضية العيش على منافع الدعارة |