| Özgür kıvraklık, hızlı ve süslü, yaratıcılık kıvılcımları yükseliyor: ateş. | TED | رشاقة غير محصورة، سريعة وبارعة، وشرارات الإبداع تتصاعد: وهي النار. |
| Tartışın. Büyük yaratıcılık, saçmaca, şaşırtıcı, anlamlı ve anlamsızca güçlüdür. | TED | ناقش. الإبداع الجيد مذهل وسخيف ومنطقي، وغير منطقي في تأثيره |
| Yenilik, yaratıcılık, gelişme sadece zihnimizdeki fikirlerden gelmez. | TED | الإبتكار ، الإبداع ، و التطور لا يأتي فقط من الأفكار في عقولنا. |
| Ne muazzam, gerçi yanlış yönlendirilmiş bir yaratıcılık, değil mi? | TED | وإن لم يكن في محله, يال الابداع الهائل، أليس كذلك؟ |
| Ben sadece bir pastacıyım, ama pastalarıma, bir ressamın... tuvale kattığı kadar yaratıcılık ve tutku katıyorum. | Open Subtitles | أنا مجرد خبازة لكنني أضع كل ما لدي من إبداع و شغف في كعكاتي كما يفعل الرسام بلوحاته |
| Ben hâlâ bir yaratıcılık alternatifinin yok olmaya bir alternatif olduğunun gerçek ve doğru olduğu kanısındayım, hatta belki de tek doğru. | TED | لا زلت أعتقد أن بديل الإبداع هو ذاته بديل الموت والاندثار. أمرٌ حقيقي للغاية، وربما الأمر الحقيقي الوحيد. |
| Benim için yaratıcılık son derece önemli ve bence öğretilebilecek bir şey. | TED | الإبداع بالنسبة لي هو شيء مهم وأنا أعتقد أيضا أنه شيء يمكنك تدريسه. |
| Bu Rodin'in büstü. Bu içi yaratıcılık dolu inanılmaz stüdyoyu anlayabiliyorsunuz. | TED | هذا هوالتمثال النصفي لبوست. يمكنكم أن تشعروا بهذا القدر الهائل من الإبداع. |
| yaratıcılık : tüm parmakları bir düğüme yerleştirmek için yaratıcılığınızı kullandınız, | TED | الإبداع: يطلّب الأمر إبداعا لربط جميع الأصابع في العقدة. |
| İnanılmaz büyük miktarda bilimsel yaratıcılık gerekecek. | TED | بل يحتاج الأمر كمية كبيرة من الإبداع العلمي. |
| Gerçekten de yaratıcılık meslekleri güvence altında olacak çünkü yapay zekâ bir işi en uygun hâle getirebilir ama yaratamaz. | TED | حقاً، الوظائف الإبداعية هي المحفوظة، لأن الذكاء الاصطناعي يستطيع التحسين وليس الإبداع. |
| Derslerimde yaratıcılık üzerine en sevdiğim alıştırmalardan biri, öğrencilerin imkanlar merceğinden berbat fikirlere bakma konusunda bir tutum geliştirmelerine yardımcı olmaktır. | TED | فواحدة من تماريني المفضلة على الإبداع في فصولي هو مساعدة طلابي على النظر للأفكار السيئة، من خلال نظارات الاحتمالات. |
| İster inanın ister inanmayın, insanlar 170 yıldan fazla süredir, yapay zekâ sorununun yanı sıra yapay yaratıcılık sorunuyla da boğuşuyorlar. | TED | صدق أو لا تصدق، كان الناس يتنازعون في مسألة الإبداع الإصطناعي، إلى جانب مسألة الذكاء الإصطناعي، لأكثر من 170 عام. |
| Orijinal ve güzel bir şey yapmak için yeterli mi, yoksa yaratıcılık, ne yaratıldığı hakkında bir niyet ve farkındalık gerektirir mi? | TED | هل هو كافٍ لخلق ما هو مبتكر وجميل، أم يتطلب الإبداع حدساً وإدراكاً لما يتم إنشائه؟ |
| Belki de daha fazla yaratıcılık için can atanlardan birisinizdir. | TED | أو ربما أنت أحد هؤلاء الذي يطمح دائماً للمزيد من الابداع |
| Bu yaratıcılık araçları konuşma araçları haline gelmiştir. | TED | فأدوات الابداع تلك .. قد غدت أدوات تعبير عن الرأي |
| Bu tamamen saf yaratıcılık. | Open Subtitles | محض إبداع هل لنا أن نلقي نظرة على الهندسة المعمارية المتناقضة؟ |
| Engellere bir yaratıcılık kaynağı olarak bakmak benim hayatımın akışını değiştirdi. | TED | النظر إلى المقيّدات كمصدر للإبداع غيّر مجرى حياتي. |
| Tartışmacı yaratıcılık, diyalog ve geri bildirim ile bolca fikir üretebilmektir. | TED | التجريد الإبداعي متعلق بالقدرة على خلق ميدان للأفكار من خلال النقاش والحوار. |
| Önemsiz türlere göre şaşırtıcı seviyede yaratıcılık gösteriyorlar. | Open Subtitles | ،بالنسبة لجنس متدني فإنهم مبدعون بشكل مذهل |
| Aynı zamanda bence algı ve yaratıcılık kesinlikle eşsiz olarak insani değil. | TED | كذلك، أعتقد أن الإدراك والإبداع لا يعنيان بالضرورة إنسان على نحو مميز. |
| - Jane. Bay Keane'i rahatsız etme. yaratıcılık içten gelir, biliyorsun. | Open Subtitles | لا تزعجي السيد كين الأبداع يأتي من الداخل |
| Kendisi takıma bazı yaratıcılık egzersizlerinde öncülük edecek. | Open Subtitles | أجل، وما ستفعله هو قيادة الفريق إلى بعض التمارين الإبداعيّة. |
| Ama aynı zamanda bu acının sana harika bir empati gücü ve güçlü bir yaratıcılık verdiğini görüyorum. | Open Subtitles | وكذلك أرى كيف منحتكَ هذه المعاناة قوّة كبيرة من التعاطف وجانباً إبداعياً كبيراً |
| Burada büyük bir yaratıcılık krizi baş gösterdi ve biz de seni oyuna bu yüzden aldık sanıyorsun. | Open Subtitles | ظننت أنه ستكون هناك أزمة إبداعية كبيرة وسنناديك من دكة البدلاء، |
| Bu yaratıcılık onlarda ne arar, ve adamlarının resmini çekmezler. | Open Subtitles | فهم ليسوا مُبدعين ولا يستمرون في مراقبة رجالهم أيضا |
| Onun projesinin hedefi yaratıcılık ve yapıcılık yeteneklerine odaklanırken malzemenin etkileyici yönlerini ortaya çıkarmak. | TED | هدف مشروعها هو القاء الضوء على الصفات التعبيرية للمواد في حين التركيز على ابداع ومهارات الصانع. |