| Yaşamımızı biz belirleriz, ve onun üzerinden geçerken tekrar yaratabiliriz.. | TED | نحن نخلق حياتنا، و يمكننا إعادة إنشائها ونحن نمضي خلالها. |
| Bence hep birlikte, bu gerçekliği yaratabiliriz, ve umuyorum yapabilirsiniz de. | TED | وأعتقد أننا معًا يمكننا خلق هذا الواقع، وآمل أن تفعلوا ذلك. |
| O göz ardı edilmiş küre çevresinde bu ekonomik modeli yaratabiliriz, yani ortak varlıklar. | TED | ونستطيع إحداث هذا الاقتصاد بشأن الدائرة المهملة الكبيرة العموميات. |
| Tüm yerler dolu. Fakat boşluk yaratabiliriz. Sadece doğru adamı bulmamız lazım. | Open Subtitles | إنّها محجوزة تماماً، لكن بإمكاننا إختلاق فراغ، عليّ فقط إيجاد الرجل المُناسب. |
| Ve her seferinde birinin hayatı için bir fark yaratabiliriz. | Open Subtitles | ويمكننا أن نحدث فرقاً تغيير حياة بكل مرة |
| Beraber çalışarak, bir gün barışı yaratabiliriz. | TED | بالعمل مع بعضنا يمكننا صنع السلام ليوم واحد |
| Bu çok basit süreçte hayret verici çeşitlilikte biçimler yaratabiliriz. | TED | من خلال هذه العملية البسيطة جداً، يمكننا إنشاء مجموعة من النماذج. |
| Bir sonraki civcivin hangi yumurtadan çıkacağını bilemeyiz, fakat bir kuluçka merkezi gibi davranan bir şehir yaratabiliriz. | TED | ولا، لا يمكننا التنبؤ بأي بيضة ستفقس تاليًا، ولكن يمكننا إنشاء مدينة حاضنة. |
| Birden çok düzeyde ortak değer yaratabiliriz. | TED | يمكننا ان نعنون القيمة المشاركة في مستويات متعددة |
| Öyleyse soru şu, Nasıl yurttaşların ve belediyelerin daha önemli roller aldıkları bir dünya yaratabiliriz? | TED | و هنا السؤال هو كيف نخلق عالم التي فيها المحافظين و المواطنين الذين يمثلونهم يلعبون دور اكثر بروزا |
| Doğru zamanda, doğru ellere, doğru görüntüleri vererek, tam bir etki yaratabiliriz. | TED | من خلال وضع الصور الصحيحة في الأيادي الصحيحة وفي الوقت المناسب, يمكننا حقا أن نخلق التأثير. |
| Ölüyor olmak hayatın gerekli bir parçasıdır, bu gerçekle neler yaratabiliriz? | TED | لذا , بما أن الموت جزء مهم في الحياة, ماذا نستطيع أن نخلق مع هذه الحقيقة؟ |
| Bunalımdaki gençlerin gidebileceği daha iyi yollar yaratabiliriz ya da daha iyi yollar önerebiliriz. | TED | نستطيع إحداث بعض المسارات الأفضل أو اقتراح بعض المسارات الأفضل ليسلكها المراهقون الغاضبون. |
| Burada bir fırsatımız var. Bir fark yaratabiliriz. | Open Subtitles | مازال لدينا الفرصة هنا ، نستطيع إحداث تغيير |
| İlki, yüksek riskler denizinde bir düşük risk adası yaratabiliriz. | TED | أولاً، بإمكاننا خلق جزيرة تحد منخفضة المخاطر في بحر من المخاطر المرتفعة. |
| Bu işlemle, bu düşünmeyle, bence bir fark yaratabiliriz. | TED | بهذه العملية، بهذا التفكير، أظن أن بإمكاننا أن نصنع فرقًا. |
| Hepimiz bir fark yaratabiliriz | TED | يمكننا جميعاً , أن نحدث الفرق |
| İkimiz birlikte bir farklılık yaratabiliriz. | Open Subtitles | معاً , قد نحدث تغييراً |
| Zihnimizde bir saray oluşturarak.... ...bir hafıza deposu yaratabiliriz. | Open Subtitles | يُمكننا خلق ذاكرة من خلال بناء قصر في عقولنا. |
| Bunu yaptığımız takdirde, Aydınlanma ülkesinden önderlik yaparak evimizde daha iyi, daha sağlıklı, daha adil ve daha mutlu bir toplum yaratabiliriz. | TED | وإذا فعلنا ذلك، وقمنا بدور القيادة من هنا من بلد عصر التنوير فأعتقد أننا سنخلق هنا في أوطاننا مجتمعاً أفضل وأكثر صحة وأكثر سعادةً وعدلا |
| Üretimde hammadde olarak,geri dönüşümlü... ...gereçlerin kullanılması için... ...yerel pazarlar ve teşvik tedbirleri yaratabiliriz. | TED | نستطيع إنشاء هذه الأسواق المحلية والحوافز للمواد المعاد تدويرها لاستخدامها كمواد خام للصناعة. |