| Şimdi, Afrika'da zenginlik yaratma konusunda konuşmaya başladığımıza göre ikinci mücadelemiz bir toplumda zenginlik yaratan kesimlerin kimler olduğu meselesi olacaktır. | TED | الآن، عندما نبدأ بالتحدث عن خلق الثروة في أفريقيا، التحدي الثاني لنا سيكون، من هُم وكلاء خلق الثروة في أي مجتمع؟ |
| Kendi laboratuarımda, inorganik yaşam yaratma çabamız çok farklı tepkime biçimlerinde gerçekleşiyor. | TED | فى معملى الخاص، فإن الطريقة التى نحاول بها خلق حياة غير عضوية هى باستخدام العديد من صيغ التفاعلات المختلفة. |
| Gerçekte burada hakkında konuştuğum şey bir anlamda yapay yaşam yaratma deneyleri... | TED | ما أتحدث عنه حقاً هو محاولة خلق نوعٍ من الحياة المصطنعة. |
| Bana 8 yıldır içinde yaşadığımız dünyayı yaratma yeteneğini verdikleri yer. | Open Subtitles | وأعطوني القدرة لخلق العالم الذي عشنا به خلال السنوات الثمانية الماضية |
| Toplumsal cinsiyetsizliği yaratma çabalarımda farkında olmadan feminenliğe karşı maskülenliğe ayrıcalık tanıyordum. | TED | وفي محاولاتي لخلق حيادية جنسية، كنت اُميز الذكورة عن الأنوثة. |
| Yeni güç, değişim yaratma ve güç kaymasının sağlanmasına yönelik --iki ana unsur içerir- kitle katılımının sağlanması ve bireylerin işbirliğidir | TED | القوة الحديثة هي نشر مقدار مشاركة كبير وتنسيق الأقران ـــ هذان هما العنصران الأساسيان ـــ لإحداث تغيير وتحويل النتائج. |
| Kendimi sabit yaratma durumunda buldum, sadece bir sonraki adımı düşünen ve her zamankinden daha fazla fikir üreten bir durumda. | TED | لقد وجدت نفسي في حالة إنشاء مستمر مفكراً فقط في الخطوة التالية و طرح أفكار أكثر من أي وقت مضى. |
| Kyoto: pakt bazlı bir organizasyon yaratma çabalarının başlangıcı. | TED | إتفاقية كيوتو: بدايات الكفاح من أجل خلق منظمة معتمدة على المعاهدات. |
| Tabii ki iş yaratma cesaretini kırar ve kayıt dışı ekonomiyi teşvik eder. | TED | بالطبع، هذا لا يشجع على خلق الأعمال ويعزز الاقتصاد غير الرسمي. |
| Film yapımı hala önsel bir tecrübe ve filmi yaratmak, içerik yaratma ile aynı doğrultuyu takip etme imkânına sahip. | TED | لا تزال صناعة الأفلام تجربة مليئة بالتحديات. يمكن لعملية صناعة الفيلم أن تكون مماثلة لعملية خلق المحتوى، |
| Bu, kişisel hikâyenizin sunduğu imkânlar, içinizde kendi hikâyenizi yaratma imkânı veya belki de diğer hikayeleri takip etme imkânı. | TED | هذه فرص كبيرة لسرد قصتك الشخصية. فرصة خلق قصتك داخل المشهد، وربما اتباع قصص أخرى. |
| O kadar büyük bir entelektüelsen, kendi ahlaki evrenini yaratma eğiliminde oluyorsun. | Open Subtitles | مع مفكر كبير ، يمكنك خلق الكون الأخلاقى الخاص بك |
| Biri tıptı yapay bağışıklık sistemleri yaratma, birer birer hücreleri iyileştirme, ...hatta yaşlanmayı durdurmak için DNA'yla oynama. | Open Subtitles | خلق نظام مناعة اصطناعي إصلاح خلايا فردية حتى التلاعب في الحمض النووى لوقف الشيخوخة |
| Tabiat Ana bir türü yaratma gafletinde bulunmuş şahinleri. | Open Subtitles | وكذلك كانت الطبيعة الأم وقحة في خلق شيء صغير يدعى الصقر |
| Kafasında canlandırdıktan sonra, ...bir insan yaratma çabasına giren, kendisini tanrı yerine koyan bir bilim adamının hikayesi. | Open Subtitles | رجل علم فكر في خلق رجل آخر على صورته دون حساب للرب |
| O tuvalde, dev mücevher kutunuzun içeriğini kullanıp bir şaheser yaratma göreviniz var. | TED | وعلى هذه القطعة من القماش لديك مهمة لخلق تحفة فنية مستخدمًا محتويات صنوق مجوهراتك الضخم |
| Protezi takanın, o boşlukta ne isterse onu yaratma gücünün olduğunun bir sembolü yerine geçebilir. | TED | تستطيع أن تمثل علامة للمستخدم بأن لدية القوة لخلق أي شئ يود أن يخلق في ذلك الفراغ |
| Benim arayışım, insanlar ve doğa arasında ahengin olduğu bir gelecek yaratma fırsatı. | TED | أظن أن ما نبحث عنه هو الفرصة لخلق مستقبل فيه انسجام بين الإنسان والطبيعة. |
| Artık, bu endüstride değişim yaratma ve daha sürdürülebilir bir yöne itmenin vakti geldi. | TED | هذا هو الوقت المناسب لإحداث التغير المبدع في هذه الصناعة وأن ندفع بإتجاه الاستدامة. |
| Bir animasyon yaratma işlemi, araştırmacılara kendi fikirlerini açığa çıkartmaları ve ayıklamaları için bir katalizör gibi davranabilir. | TED | عملية إنشاء رسم متحرك يمكن أن تقوم بدور الحافز الذي يسمح للباحثين ببلورة وتحسين أفكارهم الخاصة. |
| Bu vizyonu kanıtlamak için Craig ve Ham ilk defa bilgisayarda DNA kodundan başlayarak sentetik bir hücre yaratma hedefi koydu. | TED | لإثبات هذه الرؤية، كريغ وهام وضعوا هدفاً لإنشاء ولأول مرة خلية صناعية بداية من شيفرة الحمض النووي على الحاسوب. |
| Godzilla büyüklüğünde bir Süper-Çoğalıcı yaratma tehlikemiz yok mu? | Open Subtitles | ألسنا معرضين لخطر تصنيع نوعاً من الجودزيلا بحجم ضخم من الريبلكتورز؟ كلا. |
| Yörüngeler bu sonu gelmeyen yaratma ve yıkım döngüsünde itici güçtürler. | Open Subtitles | المدارات هي القوّة الدافعة وراء تلك الدائرة الأبدية من الخلق والدمار |
| Sıkıntı yaratma, git buradan. | Open Subtitles | ابتعد من هنا و لاتسبب المشاكل |