| Bu iki adamla beni yargılama. Sonraki adam korumam altında. | Open Subtitles | لا تحكم علي من خلال هذين الصبيين الشخص التالي هو الخلاصة |
| Ona Noel hediyesi olarak verecektim. Sakın beni yargılama. | Open Subtitles | لقد كنت أريد أن أعطيها لها في الكريسمس لا تحكم علي |
| Herşeyi yapabilir. Onu boyuyla yargılama. | Open Subtitles | يمكنه أن يعمل أي شئ لا تحكمي بطوله أو قصره |
| Eğer adil bir yargılama yaparsan, ki buna söz vermiştin, kaybedebilirsin. | Open Subtitles | انت تخشى أنك إذا أمنت محاكمة عادلة كما وعدت قد تخسر |
| Evet, belki haklısınız, Albay. Belki de yargılama olayını unutmalıyız. | Open Subtitles | ربما تكون محقا , ربما يجب ان نغفل موضوع المحاكمة |
| yargılama ve değerlendirme beynimizin hesaplaması için karmaşık şeylerdir. | TED | الحكم والتقييم شيئان معقدان على أدمغتنا لحسابهما |
| Bu, ihtiyacım olduğu anlamına gelmez. O yüzden beni yargılama. | Open Subtitles | لكن هذا لا يعني أنني احتجت ما بداخله لذا فلا تحكم عليَّ يا رجل |
| Kendini değerledirmeden kimseyi yargılama. | Open Subtitles | لقد ضغطتُ على نفسي لا تحكم على الآخرين قبل أن تحكم على نفسك |
| Onu yargılama. | Open Subtitles | ـ وسافان لازال غير مقتنعا ـ لا تحكم عليه |
| Böyle yaşıyorsun çünkü kişilik yargılama yetin yok! | Open Subtitles | إنك تحيا هكذا لأنك لا تسطيع أن تحكم على الأخرين |
| Beni yargılama lütfen ama çok hoşuma gitti. | Open Subtitles | لا تحكمي علي من فضلك ولكنني استمتعت بهذا فعلاً |
| Bu arada, Amy seninle tanışacağı için çok gergindi garip bir şarkı söylediği için onu öyle acımasızca yargılama. | Open Subtitles | على كل حال, كانت إيمي متوترة من مقابلتك لذلك لا تحكمي عليها بشدة فيما يتعلق بالغناء الغريب |
| Hikayelerini öğrenene kadar insanları yargılama. | Open Subtitles | ولا تحكمي على أحد قبل سماع القصّة الكاملة |
| Sadece onu adil bir yargılama için yakalayacak yasal bir korucu ekibinin oluşturulacağından emin olmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يتأكد أن فرقة المطاردة ستقسم أن تعود باللص ليتلقى محاكمة عادلة |
| Bunun adil bir yargılama olacağını düşünebilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكن أن نفترض أن هذه سوف تكون محاكمة عادلة |
| Dinle, konsolosluk yargılama boyunca senin daha güvenli bir yere transferini ayarladı. | Open Subtitles | أنصت ، ستقوم السفارة بنقلك إلى سجن أكثر امناً حتى موعد المحاكمة |
| Bu yargılama bir oyalama taktiği mi yoksa demokrasinin yeniden doğuşu mu? | Open Subtitles | هل هذه المحاكمة هي تكتيك مماطل ؟ او هي ولادة جديد للديمقراطية |
| Ve bu reaksiyonları yargılama eğilimimiz ve onları hiyerarşiye sokmamız: iyi yada kötü ve sonra onları aramamız ya da onlardan kaçınmamız. | TED | وميلنا هو الحكم على ردود الفعل تلك وفرزهم في تسلسل: أفضل أم اسوأ، ومن ثم السعي اليها أو تجنبها. |
| Bence bugün yeterince yargılama yaptık. | Open Subtitles | أعتقد أننا حصلنا على أحكام كافية لهذا اليوم |
| Korktuğumuz başkalarının yargılama ve alaylarıdır. | TED | ما نخشاه هو حكم الاخرين و سخريتهم.و هذا موجود حقا. |
| Yapma bunu. Beni yargılama. | Open Subtitles | حسناً, لا تفعلى هذا لا تحكمى علىّ |
| # Beni yargılama, çünkü hiç de... # # Yapamıyorum, sadece... # # Zil çalmaktan hoşlanıyorum # | Open Subtitles | "لا تحكموا عليَّ، لأنني لا أستطيع التفكير كليّاً، أنا فقط أحب عزف الأجراس" |
| Bir yazarı hayatıyla yargılama. Yaptığı işle yargıla. | Open Subtitles | , انه وغد, انت لا تحكمين على الكاتب من حياته |
| Yirmi saniye beni yargılama, lafımı bölme... ve bana kızma. | Open Subtitles | امنحيني 20 ثانية، لا تنتقديني فيها أو تقاطعيني أو تغضبي عليّ فيها |
| yargılama, tamam mı? | Open Subtitles | لا تحاكمني ، إتفقنا؟ |
| Hiçbirinizin Yüzbaşı Vostrikov'u yargılama hakkı yoktur. | Open Subtitles | لا أحد منكم لديه الحقّ للحكم على الكابتن فوستريكوف |
| Çamaşırlarımı, anne ve babamın evinde yıkarken daha az yargılama vardı. | Open Subtitles | أتعلم لقد كان يوجد الكثير من الأحكام السلبية عندما كنت أقوم بالغسيل بمنزل أمي و أبي |
| - Pardon? Bunca yıldır içeride olmamın en büyük nedeni adil bir yargılama yapılmaması idi. | Open Subtitles | السبب الذي جعلني أتواجد هُناك كُل هذه المُدة هو أنني لم أحظى بمحاكمة عادلة |