| Bütün çiftliklerin hasta hayvanları yatıştırmak için bu ilaçları bulundurmaları gerekir. | Open Subtitles | كل الحظائر تحتوي على عقاقير لتهدئة وعلاج الحيوانات المرضى |
| Tabi düşünmeden, sinirlerimi yatıştırmak için bir sigara yaktım. | Open Subtitles | لذلك وبدون تفكير قمت بإشعال سيجارتي لتهدئة أعصابي .. |
| Bilirsin, her evde, mobilya every fur, every ring and every bank account ve hükümeti yatıştırmak için yeterli olmadı. | Open Subtitles | تعرف، كل منزل، كل قطعة أثاث، كل فراء، كل خاتم، وكل حساب بنكي كل هذا ولم يكن كافيًا لإرضاء الحكومة |
| Dört yıl içinde,Krallık çektiğimiz acıyı yatıştırmak için hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | في أربع سنوات،التاج لم يفعل شيئا لإرضاء معاناتنا |
| Washington D.C.'deki kadın hakları yürüyüşünde organizatörlerin güneyli bağnazları yatıştırmak için en arkaya siyahi kadınları koymasını takmadı ve beyaz kadınlarla beraber en önde yürüdü. | TED | أثناء مسيرة من أجل تصويت النساء في واشنطن العاصمة، تجاهلت محاولة المنظمين لاسترضاء التعصب الجنوبي عبر وضع نساء سود في الخلف فمشت في المقدمة جنبًا إلى جنب مع النساء البيض. |
| Belki de suç ortağımız sinirlerini yatıştırmak için bir şeyler almıştır. | Open Subtitles | ربما احتاج الشريك شيئاً لتهدأت أعصابه |
| Her seçimde, bu politikacıları, buraya bizi yatıştırmak için gönderiyorlar. | Open Subtitles | كل إنتخاب, كانوا يأتون هؤلاء السياسيون هنا ليهدؤننا |
| Gerçek şu ki, senin korkularını yatıştırmak için çok fazla soruna katlandı. | Open Subtitles | والحقيقة، هي تذهب إليها الكثير من المشكلة لتهدئة مخاوفك. |
| Ateş açan adam gitmeden önce sinirlerini yatıştırmak için hızlıca bir bardak içmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما القاتل أخذ جرعة سريعة لتهدئة أعصابه قبل أن يذهب |
| Sakin olun, çocuklar. Sinirlerinizi yatıştırmak için birer sigara yakın. | Open Subtitles | اهدؤوا يا أولاد، دخنوا سيجارة لتهدئة أعصابكم |
| Bilirsin, sinirlerini yatıştırmak için. | Open Subtitles | ,ـ في الطريق إلى هنا تعلمين , لتهدئة الاعصاب . ـ حسنا |
| Tüm planım cep telefonuma odaklanıp sinirlerimi yatıştırmak için eski karnelerimi okumaktı. | Open Subtitles | خطتي بأكملها كانت التحديق بهاتفي الخلوي و اعادة قراءة بطاقات قديمة لتهدئة اعصابي |
| Karakterimin dışına çıkma riskine rağmen sinirlerinizi yatıştırmak için size çörek getirdim. | Open Subtitles | مع المخاطرة من الخروج من شخصية الإكتئاب، لقد إشتريت الدونات لتهدئة أعصاب الجميع المتوترة، |
| Fakat imparatoru yatıştırmak için, onu öldürmek zorundaydı. | Open Subtitles | لكن لإرضاء الإمبراطور عليه أن يقتلها |
| Ve imparatorumu yatıştırmak için Gracie Law'ı kurban edeceğim, ve dünyevi zevklerimi Miao Yin ile yaşayacağım. | Open Subtitles | وبعدذلكسأضحىبـ" جرايسىلو" لإرضاء إمبراطورى وأستمتع بملذاتى الدنيوية مع" مياويين" |
| Bu adamlarını yatıştırmak için yeterli mi? | Open Subtitles | هل هذا كافي لإرضاء رجالك؟ |
| Kaybedenleri yatıştırmak için zırvalık. | Open Subtitles | انها مجرد أفعال لاسترضاء أنصار الشفافية |
| Bir oyun sadece kralı yatıştırmak için güzel fikir. | Open Subtitles | وهناك لعبة هو مجرد شيء لاسترضاء الملك. |
| Havana'yı yatıştırmak için hayli uygun bir yalan. | Open Subtitles | (وهذه كذبة مناسبة لاسترضاء (هافانا |
| Fakat onun kızgınlığını yatıştırmak için bir yol bulacağız. | Open Subtitles | لكننا سنجد طريقه لتهدأت غضبه. |
| Her seçimde, bu politikacıları, buraya bizi yatıştırmak için gönderiyorlar. | Open Subtitles | كل إنتخاب, كانوا يأتون هؤلاء السياسيون هنا ليهدؤننا |