"yavaşlar" - Translation from Turkish to Arabic

    • يبطئ
        
    • بطيئة
        
    • بطيئون
        
    • أبطأت
        
    • أبطأ
        
    • بطيئين
        
    • تبطئ
        
    • تتباطأ
        
    • تُبطئ
        
    • سرعتها
        
    • البطئ
        
    • وإبطاء
        
    • وبطيئون
        
    • يتباطئ
        
    • يبطيء
        
    Ancak belli bir açıyla cama çarptığında ışık yavaşlar ve yön değiştirir. Open Subtitles ولكن حين يصطدم بزجاج بزاوية ما يبطئ الضوء ويغير إتجاهه
    Bana göre hepsinin ortak bir temel sorunu var: çok yavaşlar. TED بالنسبة لي كانت المشكلة الاساسية .. انها بطيئة جداً
    Uyanıyorlar ancak yavaşlar. Kapıya doğru, sadece koş! Open Subtitles انهم يستيقظون لكنهم بطيئون الباب في النهايةِ، فقط اركض
    Biraz yavaşlar mısın? Open Subtitles هلا أبطأت قليلاً؟
    Kalp atışları yavaşlar, daha uzun yaşarsınız; hücre zarından geçen oksijen ve diğer kaynakların akışı yavaşlar, vs. TED إن معدل ضربات القلب تكون أبطأ كلما تقدمت بالعمر حيث أن انتشار الاوكسجين والموارد عبر الأغشية يتباطئ, الخ ..
    Çok yavaşlar, sürekli düşünüyorlar, düşünüyorlar. TED كانوا بطيئين. استمروا بالتفكير، التفكير والتفكير.
    Susuz beyinde artan antidiüretik hormonun aksine, aşırı nemli beyin, suyu kana karıştırmak için yavaşlar, ya da durabilir. TED عندما يصل الجفاف الى الدماغ يفرز هرمون منع ادرار البول كثرة المياه قد تبطئ عمل الدماغ او توقفه مفرزاً
    Ama yaşlanırken, bu süreç yavaşlar. TED ولكن مع تقدمنا ​​في السن، تتباطأ هذه العملية.
    Camın içindeyken, gördüğümüz en kısa dalga ile taşınan mor ışık en uzun dalgaya sahip olan kırmızı ışıktan daha fazla yavaşlar. Open Subtitles في الزجاج، الضوء البنفسجي الذي له أقصر الموجات التي نراها يبطئ اكثر من الضوء الأحمر
    Eğer suyu boşaltırsak, yıkım yavaşlar mı? Open Subtitles إذا أخرجنا الماء، هل يبطئ الإنهيار؟
    Bir kara deliğin yoğun yerçekimiyle, zaman yavaşlar. Open Subtitles بسبب التأثير الكبير لجاذبية الثقب الأسود الزمن يمر هنا بصورة بطيئة
    Noel'den sonra iş yavaşlar ama bölge dışına çıkmak istersen. Open Subtitles الأمور بطيئة جداً بعد العيد مالم تريدون الذهاب خارج منطقة الحجز
    yavaşlar ama buraya gelirler. Open Subtitles إنهم بطيئون لكن سيصلوا إلى هنا
    Ne kadar yavaşlar. Open Subtitles إنهم بطيئون جدّا
    Hey, bir saniye yavaşlar? Open Subtitles مرحبا ، هلا أبطأت قليلا ؟
    Streodileri artırırsak ya ölümü yavaşlar bu da GAD tedavisinde çok geç kaldık demektir ya da ölümü hızlanır ve enfeksiyonda fazla aptalca davrandık demektir. Open Subtitles فإما ان يأتي الموت أبطأ و يعني اننا كنا مخطئين بشأن اضطراب المناعة او ان يأتي الموت اسرع
    Yemen ve 9 Eylül hakkında da uyardım ama çok yavaşlar! Open Subtitles و(اليمن)، أحداث الحادي عشر من سبتمر، لكنّهم لا يزالون بطيئين جداً!
    Öğrendikçe, herşey yavaşlar. Öğrendikçe daha da yavaşlar. TED الاشياء سـ تبطئ حالما تتعلمها, وطالما انت تتعلم
    Bunun gibi soğuk ortamlarda, kalp atışları ve metabolizma hızı yavaşlar. TED في البيئات الباردة مثل هذه، تتباطأ ضربات القلب ومعدلات الأيض.
    Zira ışık hızında biyolojik saatiniz geride kalanlarınkine oranla yavaşlar. Open Subtitles لأن ساعاتك الحيوية تُبطئ بالنسبة لؤلائك الذين تركتهم خلفك
    Arazi düzleştikçe, ırmaklar da yavaşlar ve yıkıcı, aşındırıcı güçleri azalır. Open Subtitles حيثالأراضيتصبحمسطحة، فإن الأنهار تبطئ من سرعتها و تفقد قوتها التدميرية.
    Bu kadar yavaşlar diye ne olmuş yani? Open Subtitles لماذا هم اذن بهذا البطئ
    - Biraz yavaşlar mısın dostum? Open Subtitles مهلا ، وإبطاء لثانية ، وسوف يا رجل؟
    Silahları yok ama şişman ve yavaşlar. Senin derdin ne? Open Subtitles ليس لديهم أسلحة ولكنّهم سمناء وبطيئون.
    Neden yürürken... kızın hızlanması yerine erkek yavaşlar? Open Subtitles عند السير مع فتاة, لماذا يضطر الرجل أن يبطيء لها بدلا من أن تسرع الفتاة له؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more