| İşte yıllığın. İyi yazlar. | Open Subtitles | إليك نسختك من الكتاب السنوي إحظي بصيف رائع |
| İşte yıllığın. İyi yazlar. | Open Subtitles | إليك نسختك من الكتاب السنوي إحظي بصيف رائع |
| İşte yıllığın. İyi yazlar. | Open Subtitles | إليك نسختك من الكتاب السنوي إحظي بصيف رائع |
| Karen Darling'le büyülü yazlar geçirdiğin bir yerde aynı çatı altında bulunmayacağım. | Open Subtitles | -اوه, هيا, ليزا لن أجلس بنفس البيت الذي جلست به انت وكارن دارلنغ الذي وقضيتما صيفاً ساحراً مع بعضكما |
| Sıcak ve nemli yazlar, buz gibi kışlar. | Open Subtitles | حار رطب صيفاً, متجمد شتاءاً |
| Burada uzayan yazlar, kozalaklı ağaçların yerini geniş yapraklı ağaçlara bırakmasını sağlar. | Open Subtitles | فصول الصيف هنا طويلة بما يكفي لكي تستبدل الأشجار الصنوبريات. |
| Peki ya Güney Afrika'da ki yazlar ya da Gstaad'daki kışlara ne demeli. | Open Subtitles | أَو ماذا عن الصيفيات في جنوب أفريقيا، أَو الشتويات في غشتاد؟ |
| İyi yazlar. | Open Subtitles | أحظي بصيف رائع. |
| İyi yazlar! | Open Subtitles | إحظى بصيف ممتع! |
| Harika yazlar dilerim! | Open Subtitles | فلتقضوا صيفاً ميموناً! |
| Burada uzayan yazlar, kozalakli agaclarin yerini genis yaprakli agaclara birakmasini saglar. | Open Subtitles | فصول الصيف هنا طويلة بما يكفي لكي تستبدل الأشجار الصنوبريات. |
| Ama daha güneyde, yazlar uzun ve otlaklar yemyeşildir. | Open Subtitles | لكن أبعَدُ جَنوباً فصول الصيف أطول والأراضي المعشبة تَزدهرُ. |
| Buzsuz geçen daha uzun yazlar muhtemelen kutup ayısı nüfuslarının azalmasındaki baş neden. | Open Subtitles | فصول الصيف الطويلة الخالية من الجليد قد تكون السبب الرئيسي في أنّ تعدادات تجمعات كثيرة من الدببة القطبية في انخفاض |
| İtiraf etmeliyim ki, geçirdiğimiz bütün yazlar içinde en sevdiğim, bu yaz olabilirdi. | Open Subtitles | يجب أن أقول من بين جميع الصيفيات قد يكون أنتهى الأمر بذاك الصيف ليصبح المفضل لدي ليس كأنه لدي أموراً مفضلة |
| Minneapolis'de yazlar çok kısa sürüyor. | Open Subtitles | الصيفيات في (مينيابلس) قصير جداً |