| Akşam yemeği vakti, hayatım. Sonrada çizebilirsin. | Open Subtitles | لقد حان وقت العشاء يا حبيبتي يمكن أن ترسمي لاحقا |
| Bunca yıl arayıp sormadıktan sonra akşam yemeği vakti ortaya çıkacağını tahmin etmeliydim. | Open Subtitles | كان عليك ان تفهم بعد كل هذه السنين من عدم الاتصال سوف تظهر فى وقت العشاء |
| Daha akşam yemeği vakti bile gelmedi. | Open Subtitles | هل غط في النوم بهذه السرعة؟ انه بالكاد حتى وقت العشاء |
| Bu kadar yeter, Otto. Akşam yemeği vakti. | Open Subtitles | وهذا يكفي الآن، أوتو، حان الوقت لتناول العشاء. |
| Teşekkürler. Öğle yemeği vakti. | Open Subtitles | شكراً لك، حان الوقت لتناول الغذاء. |
| Ne var? Dünyanın bir yerinde öğle veya akşam yemeği vakti. Hadi, yesene! | Open Subtitles | إذًا، أنه وقت تناول الغداء أو العشاء في مكانٍ ما في العالم، هيّا، تناول الطعام! |
| Saat öğlen 12 yani etraftaki işyerlerinde çalışan insanlar için öğle yemeği vakti. | Open Subtitles | الساعة الثانية عشرة ظهرا مما يعني أن هذا هو وقت الغداء للأشخاص الذين يعملون في الشركات المحيطة |
| Ve akşam yemeği vakti geldiğinde küçük tavuğumuz Lucky'yi boynundan böyle kavrıyorsunuz ve çeviriyorsunuz. | Open Subtitles | وعندما يحين وقت العشاء تمسكون هذا الديك الصغير هنا من رقبته وتأرجحونه بالأرجاء |
| Akşam yemeği vakti geliyor. Git de elini yüzünü yıka. | Open Subtitles | لقد قارب وقت العشاء إذهبي وإغتسلي |
| Akşam yemeği vakti. Bütün günü uyuyarak geçirdin. | Open Subtitles | حان وقت العشاء, لقد نمت طوال اليوم |
| Fanny ve Edward akşam yemeği vakti döneceklerdi. | Open Subtitles | فاني و إدوارد سيعودان بحلول وقت العشاء |
| "Uyuşuk hayatına mağlup düştü, bir akşam yemeği vakti bayramlık rulo köftesi üzerinde şahdamarını açtı." | Open Subtitles | "سلبيته تسببت في وهنه" "حتى، ذات ليلة في وقت العشاء "قام بقطع شريانه السباتي لإنهاء حياته" |
| Akşam yemeği vakti. | Open Subtitles | حسناً, وقت العشاء |
| Akşam yemeği vakti geldi! | Open Subtitles | وقت تناول الغَداء. |
| Akşam yemeği vakti geldi! | Open Subtitles | وقت تناول الغداء! |
| Neredeyse öğle yemeği vakti. Kardeşinin nerede ders verdiğini biliyor musun? | Open Subtitles | قارب وقت الغداء ، أتعرفي أين أخاك ذهب ليعلّم؟ |
| Bak, neredeyse öğlen yemeği vakti olmuş. | Open Subtitles | يا للروعة أنظروا , انه بالكاد وقت الغداء |