| Bir keresinde evimizde bir akşam yemeği veriyorduk ve bütün yemeğinin üzerine Tetrameal D serpiştirdi. | Open Subtitles | كنّا نقيم حفل غداء و قد أضاف ''تيترا دي'' على طعامه |
| İnsanın yemeğinin pişirilmesi güzel şey. | Open Subtitles | شيئ جميل أن يكون عشائك مطهو من أجلك. |
| En sevdiğin İngiliz yemeğinin Çin yemeği olması çok komik. | Open Subtitles | أعتقد أنّه من المضحك أنّ طعامك الإنكليزي المفضل هو صيني |
| Eskileri yâd etmek güzeldi. yemeğinin tadını çıkar. | Open Subtitles | من الممتع أن نستذكر الماضي استمتع بطعامك |
| Evin yok, araban yok, bir sonraki yemeğinin nereden geleceğini bilmiyorsun ama hiçbiri önemli değil çünkü bu gece tango var. | Open Subtitles | ليس لديك منزل , أو سيارة ولا تعرف من أين ستأتي وجبتك التالية لكن لا شيء من هذا مهم لأن الليلة |
| - Bayan Aryan Kardeşliği gitti, Queenie ile yemeğinin arasına girdi. | Open Subtitles | الآنسة البيضاء المتعصبة حالت بين (كويني) وطعامها |
| Yemeğini değil de, daha çok yemeğinin ağızda yaşattığı hissi yedim sayılır. | Open Subtitles | لن أقول بأني أكلت طعامكِ ولكن أكلت مركباتك |
| Eğer yemeğinin lezzeti de o yaptığı kurabiyelere benziyorsa kırıcı olmayın. | Open Subtitles | نعم ، حتى لو كان مذاق طعامها مثل الكعك الذي أعدته كن لطيفاً |
| Öğle yemeğinin iptal edildiğini de biliyorum. | Open Subtitles | و أعلم أن غداءك تم إلغاءه - ما الذي أرتديه ؟ |
| Ama hükümet olarak ben geliyorum yemeğinin %40'ını alıyorum. | Open Subtitles | ولكن ها أنا آتي الحكومة وآخذ 40% من غدائك |
| Belki akşam yemeğinin hepsini bitirirse paralı kanalda Zombie Dawn III'ü izleyebilir. | Open Subtitles | حسناً، ربّما إن أنهى عشاؤه بوسعه مُشاهده برنامجه المُفضّل. |
| yemeğinin sıcak olup olmadığını kontrol etmem gerekiyordu. | Open Subtitles | وكان من المفترض أن أتأكد ما إذا كان طعامه حاراً جداً |
| Bu çok anlamsız, Uther'ın yemeğinin ve şarabının tadına bakılıyor. Her bir öğünde ve yemekte. | Open Subtitles | هذا لا يبدوا منطقياً، كل طعامه وشرابه تم اختباره كله على الاطلاق |
| Yani bundan yemeğinin içinde çıkarsa ihmal yüzünden cinayetle suçlanacaksın. | Open Subtitles | لذا إن وصل أي من هذا إلى طعامه سوف تتهم بجريمة إهمال |
| Akşam yemeğinin adının Yasmeen olması tuhaf o zaman. | Open Subtitles | من الغريب أن اسم رفيقة "عشائك هو "ياسمين |
| Noel yemeğinin en sevdiğin kısmı ne? | Open Subtitles | ما هو عشائك المفضل في ليلة الكريسمس ؟ |
| yemeğinin içine de hiçbir şey koymuyoruz. | Open Subtitles | ونحن لا نضع أي شيء في طعامك أيضا |
| Şu aralar epey popüler yemeğinin fotoğrafını çekmek veya çifte vatandaş olmak gibi. | Open Subtitles | إنها الموضة الان مثل إلتقاط صورة لـ طعامك أو تصبحين أبنة ثناية العرق *يعني ابوها اسود وامها بيضاء أو العكس* |
| Tamam. Sen yemeğinin tadını çıkar. | Open Subtitles | حسناً , إستمتعي بطعامك, |
| Tamam, ama ben senin yemeğinin ne kadar iğrenç olduğundan hiç yakınmıyorum. | Open Subtitles | حسناً, ولكنني لا اتذمر عن وجبتك المقرفه |
| - Bayan Aryan Kardeşliği gitti, Queenie ile yemeğinin arasına girdi. | Open Subtitles | الآنسة البيضاء المتعصبة حالت بين (كويني) وطعامها |
| Mola odasında öğle yemeğinin kaybolduğu zaman... | Open Subtitles | المرةُ التي فقدتِ طعامكِ في غرفة الطعام |
| Grizmo'nun mama kabında akşam yemeğinin olması için bu özel yeteneklerden yararlanarak avlanma gereksinimi yok. Ama içgüdüsel olarak, kütüphanenin üzerine çıkıp oturma odasını seyretmek, tam da yapmak üzere evrildiği şey. | TED | لا تحتاج القطط المنزلية لأي مهارات خاصة لتطارد أو تجد طعامها، مع وجود صحن طعامها. لكن غريزيا، استكشاف غرفة المعيشة من أعلى المكتبة، هوما اعتادت بالضبط على فعله. |
| -Öğle yemeğinin tatlısı geldi. | Open Subtitles | كان هناك حلوى مع غدائك |
| Rıhtıma koş. İyi bir çocuk ol ve babana yemeğinin masada olduğunu söyle. - Masada değil. | Open Subtitles | إذهب إلى حانة (الدوج)، أيها الفتى الطيب أخبر أباك أن عشاؤه على الطاولة |
| Öyleyse akşam yemeğinin zamanını değiştirin. | TED | إذن تأجيل عشاء الأسرة، عبارة عن قدرة على التكيف. |
| Belki de yemeğinin keyfini çıkarırken bana nerede olduğunu söyleyebilirsin. | Open Subtitles | ربما يمكنك إخباري عن مكانه. بينما تستمتعين بوجبتك.. |