| Bu akşam bu yemek masasında bir sürü yalan söylendi. | Open Subtitles | لقد قبلت الكثير من الأكاذيب على طاولة العشاء هذه الليلة، |
| Belki benim gibi sizlere de yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir. | TED | ربما تربيتم، مثلي، على أنه لا يجب التطرق أبدًا إلى الجنس أو السياسة أو الدين على طاولة العشاء. |
| Akşam yemek masasında boş bir sandalye bulabilirsen ben de şirketi devreye sokabilirim. | Open Subtitles | إذا استطعت تخصيص كرسيا إضافيا على مائدة العشاء فبوسعي الاستفادة من صحبة الليلة |
| Bu oyunu çocuklarıyla yemek masasında oynamak için heyecan duyuyorlardı | TED | كانوا متحمسين للغاية ليلعبوا هذه الألعاب مع أطفالهم على مائدة العشاء. |
| Sadece, ikimizi annemle babamın yemek masasında otururken hayal ettim de. | Open Subtitles | تخيلتنا فقط نجلس أنا و أنت على طاولة الطعام مع والديَّ |
| Buna bir benzetme şöyle olurdu; yemek masasında oturup acıkmayı beklemezsiniz, o zaman yatağın içinde yatıp uykunuzun gelmesini de beklemeyin. | TED | لذا المقارنة ستكون، أنت لن تجلس أبدًا على مائدة الطعام منتظرًا أن تجوع، فلماذا إذًا ستسلقي على سريرك منتظرًا أن تنعس؟ |
| Şu tuhaf, sizi tanıma çabalarım ve hakkında çok şey duyduğum yemek masasında geçen konuşmaları yok saymak istiyorum. | Open Subtitles | أردت أن أتخطى ذلك الإرتباك الكامل أن أعرف شخصيتكِ شيئًا فشيئًا وما حدث في غرفة الطعام |
| Bu akşam, eşim Helen ile yemek masasında oturacağız çocuklarımız Henry ve Paul hakkında konuşuyor olacağız. | Open Subtitles | الليلة,سأجلس على طاولة عشاء مع زوجتي هيلين وسنتحدث حول ابنائنا هنري وبول |
| yemek masasında cinayetten söz etmeme asla izin vermez. | Open Subtitles | لا تدعني أتحدث مطلقًا عن جرائم القتل على طاولة العشاء |
| Yirmi dakika önce yemek masasında oturmuyor muyduk? | Open Subtitles | منذ عشرون دقيقة نحن كنا نجلس على طاولة العشاء, أليس كذلك؟ |
| Bana şantaj yapan, kardeşimin sırlarını yemek masasında ortaya çıkartan biriyle neden arkadaş olmak isteyeyim? | Open Subtitles | لماذا اريد ان اكون صديقة لأحد أبتزني يوما ما وتحدث عن أخي الاصغر على طاولة العشاء |
| Ailemin benimle yemek masasında nasıl konuştuğunun ne önemi var? | Open Subtitles | مالمهم بما يتحدث به والداي على طاولة العشاء, مفهوم؟ |
| Bana bunu yemek masasında sorduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | ولا أصدق أنك سألتني هذا على طاولة العشاء |
| yemek masasında bir anımız olmuştu, öyle değil mi? | Open Subtitles | كانت بيننا لحظة على مائدة العشاء, وصحيح ؟ |
| Scooter biz yemek masasında şapka takmıyoruz. | Open Subtitles | إخرسِ , ميج أتعلم سكوتر .. نحن لا نسمح بالقبعات على مائدة العشاء |
| Tüm hayatın cerrahi olmuş olsa bile, bu yemek masasında bağırsak muhabbeti yapabileceğin anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | حتى ان كانت جراحة حياتك كلها ، هذا لايعني ان عليك التحدث عن الأحشاء على مائدة العشاء. |
| Bak yemek masasında küfür edince neler oluyor. | Open Subtitles | ؟ تشوف فائدة الكلام الوقح على طاولة الطعام |
| yemek masasında ne yapacağız? - Yemek yiyeceğiz. - Oturma odasındaki mobilyaları... | Open Subtitles | كيف ستضع طاولة الطعام في غرفة المعيشة أليس لدينا ما يكفي من الأثاث فيها ؟ |
| yemek masasında söylemek için biraz kaba değil mi? | Open Subtitles | هذه وقاحة لتقال على طاولة الطعام , ألا تظن ؟ |
| yemek masasında karşımda oturur bana bakardı sanki babamın bakışları Alex'in yüzündeydi. | Open Subtitles | ...يجلس على مائدة الطعام و يتطلع إلي يخترقني بعيناه (خلال وجه (أليكس |
| yemek masasında otururken kung pao usulü tavuk yemediğin için bana teşekkür ediyor olacaksın. | Open Subtitles | ثق بي سوف تشكرني عندما نكون جالسين على الطاولة في غرفة الطعام |
| Hayır, kocana ne olduğunu duydum. Gazetede yemek masasında hakladığını yazıyordu. Güzelim rostoya yazık oldu ama. | Open Subtitles | تقول الصحف أنك فعلتها على طاولة عشاء المحزن هو ضياع اللحم المشوي |
| yemek masasında yanlarına oturmana da izin vermezler ayrıca. | Open Subtitles | وأيضا ليس مسموح لك أن تجلسى معهم على طاولة الغداء |
| Lütfen, yemek masasında olanlardan dolayı sizden özür dilememe izin verin. | Open Subtitles | هل يمكنني أن أنتهز هذه الفرصة لأعرب لك عن اعتذاري |