| Ne yapmalıyım? Pazartesi Fransız tostu mu yemeliyim? | Open Subtitles | و ماذا علي أن أفعل آكل الخبز المحمص يوم الاثنين؟ |
| Salata gibi birşeyler yemeliyim sonra dışarı çıkıp Jamie için kadeh kaldırmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن آكل سلطة أو شيئاً ما و بعد ذلك ، يجب أن أخرج و أن أشرب نخب جيمي |
| Her iki buçuk saatte bir öğün yemeliyim. | Open Subtitles | هذا بعد ساعتين ونصف من الوقت الذي آكل فيه عادةً |
| Doğa Ana, hayat destek ünitem bir asker olarak mavi suyundan içmeli, kırmızı toprağında yaşamalı ve yeşil derini yemeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أشرب مياهكِ الزرقاء أعيش بداخل طميكِ الأحمر وآكل بشرتكِ الخضراء |
| Elsa'nın yanında değilken tıka basa abur cubur yemeliyim. | Open Subtitles | ـ علي ان أأكل وجبات سريعة بينما إيلسا ليست في البيت |
| Önünde sonunda kanlı ve kırmızı bir şeyler yemeliyim. | Open Subtitles | الآن وبعد الآن أحتاج أن آكل شيئًا ما أحمر ودموي |
| Ne zaman öleceğimi bilmediğim için yemeliyim. | Open Subtitles | أحتاج أن آكل بما أنني لا أعرف أبدًا متى سأموت. |
| Evet, bu gece, ama önce bir şeyler yemeliyim. | Open Subtitles | ، نعم ، الليلة . ولكن يجب أن آكل أولاً |
| Ve ayrıca güçten düşmemek için palamudu yemeliyim. | Open Subtitles | و يجب أن آكل بعضاَ من سمكة التونة " " حتى لا أفقد قواي |
| Güçten düşmemek için palamudu yemeliyim. | Open Subtitles | ... يجب أن آكل التونة يجب ألا أفقد قواي ... |
| - Bir şeyler yemeliyim. - Oh, bak, ne var. | Open Subtitles | أريد أن آكل شيئاً انظر إلى هذه |
| İki işte çalışıyorum, iki işlik yemek yemeliyim. | Open Subtitles | أنا أعمل في وظيفتين لذا آكل كثيرا |
| Bir şeyler yemeliyim! İzini kaybettim! -Selam. | Open Subtitles | علي حقاً أن آكل شيئاً ما مرحباً |
| Fakat önce birşeyler yemeliyim, açlıktan ölüyorum. | Open Subtitles | لكني علي أن آكل أولاً فأنا أتضور جوعاً |
| Sanırım daha kırk fırın ekmek yemeliyim. | Open Subtitles | أظن أني أحتاج أن آكل غرابا صغيرا، صحيح؟ |
| Yemeğimi müşterilerin olmadığı bir ara yemeliyim. | Open Subtitles | أستطيع أن آكل عندما لا يوجد زبائن |
| Çok daha fazla yemeliyim. | Open Subtitles | بالرغم من أن عليّ أن آكل أكثر بكثير، |
| Bir asker olarak, mavi suyundan içmeli, kırmızı toprağında yaşamalı ve yeşil derini yemeliyim. | Open Subtitles | كجندي يجب أن أشرب مياهكِ الزرقاء وأعيش بداخل طميكِ وآكل بشرتكِ الخضراء |
| Onları sopayla dövüp, kemiklerini yemeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أضربهم وآكل عظامهم |
| Yada veranda da bir kase mısır gevreği mi yemeliyim? | Open Subtitles | أم يجب فقط أن أأكل من وعاء فى الشرفة؟ |
| Hiçbir fikrim yok ama sanırım bir şeyler yemeliyim. | Open Subtitles | انا لا اعلم شيئا عن هذا لكن أعتقد انه يجب ان اكل شيئا |
| - Belki biraz çikolata yemeliyim. | Open Subtitles | ربما يتوجّب علي أكل بعض الشوكولاطة |
| Et yemeliyim. Demin tanıştığım adamı yenmeliyim. Çok fazla biftek. | Open Subtitles | يجب أن أكل اللحم, يجب أن اهزم هذه الفتي اذا مزيد من اللحم |