| Ve orada mutlulukla ilgili bir proje üzerinde çalisiyordum, Yerel halktan bir suru insanla görüşmeler yaptım. | TED | و كنت أنفذ هناك مشروع عن السعادة، أقوم بمقابلة السكان المحليين. |
| Yerel halktan olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون من السكان المحليين شخص ما فاقدٌ لذراعه |
| Yerel halktan olmanın iyi yanlarından biri de, ...her zaman en iyi manzaraları bilirsin. | Open Subtitles | احدى حسنات كونك من السكان المحليين هو أنك تعرف أفضل المناظر |
| Orada Yerel halktan çok insan var. Kim olduğunu bilen çıkabilir. | Open Subtitles | هناك الكثير من السكّان المحليين الذين بإمكانهم أن يخبرونا من يكون |
| Sen mi? Bazen bilgiyi Yerel halktan alırız. | Open Subtitles | حسناً، أحيانا نحصل على المعلومات من السكّان المحليين |
| Yerel halktan olmayı öğrenmelisin. | Open Subtitles | يتحتم عليكِ التعلم لتصبحي محليّة |
| Yerel halktan kimseyle görüşülmeyecek. | Open Subtitles | لا اتصالات شخصية مع السكان المحليين |
| - Yerel halktan enteresan bir örnek efendim. | Open Subtitles | نموذج جيد على السكان المحليين, يا حاكمي |
| Yerel halktan biri değil. | Open Subtitles | ليس احد من السكان المحليين. |
| "Yerel halktan elde edilen bilgilerden yola çıkarak Eve Frances Thorogood'un Alice Springs şehir merkezinin dışında bulunduğunu tespit ettim. | Open Subtitles | "من السكان المحليين, "حددتُ مكان (إيف فرانسيس ثوروغود) "تعيش حياة قاسية في ضواحي مركز مدينة (أليس سبرينغز). |