| Uzun lafın kısası, sağlık hizmeti değişiyor olabilir, ancak bu değişim kesinlikle yeterli değil ve yeterince hızlı değil. | TED | خلاصة القول، الرعاية الصحية قد تتغير ولكن ليس بما يكفي أو ليس بالسرعة الكافية. |
| Kadınlar dünyada ilerlemeye devam ediyor. yeterince hızlı değil ama ilerliyoruz. | TED | يواصل النساء التقدم في العالم، ليس بالسرعة الكافية ولكننا نتقدم. |
| Yağmayı durdurmak için tüm ekipman ve teknolojiye sahip bir nesiliz ama yeterince hızlı çalışmıyoruz. | TED | نحن الجيل الذي يملك كل الأدوات والتكنولوجيا لإيقاف النهب، ولكننا لا نعمل بالسرعة الكافية. |
| Bu uygunsuz gerçek şu ki yeterince hızlı bir ilerleme kaydedemiyoruz. | TED | الحقيقة المخجلة هي اننا لا نصنع تقدم سريع بما فيه الكفاية |
| Çok hızlısın evlat. Ama yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | هذا سريع للغاية يا فتى، ولكن ليس سريع بما يكفي |
| Ama, eğer yeterince hızlı koşup, hayatta kalabilirsen, bu sokaklarda, bu evlerde yetişebilirsin. | Open Subtitles | لكن، إذا جريت سريعاً بما فيه الكفاية إذا نجوت ستترعرع في هذه الشوارع، وفي تلك المنازل |
| İnsan ırkı olağanüstü bir şeye dönüşüyor fakat yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | التسابق البشري يتطور ويتحول الى شيئا بديع ورائع ولكن ليس بالسرعة المطلوبة. |
| Parayı yeterince hızlı koymadığı için yoğun beyin kanamasından öldü. | Open Subtitles | ماتت بسبب نزيف داخلى حاد لم تضع المال فى الحقيبة بالسرعة الكافية |
| yeterince hızlı çalışmadığı için Kaliforniya'da iyi bir iş kaçırdığını duydum. | Open Subtitles | لقد خسر عمله في كاليفورنيا لأنه لم يعمل بالسرعة الكافية |
| Senin için yeterince hızlı değilsem çok özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسفة أنا لم أعد بالسرعة الكافية لألحقك |
| Eğer bu teknolojiye sahip olduğumuz dışarıda duyulursa bu sistemi yeterince hızlı inşa edemeyiz. | Open Subtitles | لكن لو تسرب إليهم أننا نملك هذا النوع من التقنية فلن يمكننا بناء هذا النظام الدفاعى بالسرعة الكافية |
| Dört olmak için yeterince güçlü değil, ve üç olmak için yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | كلا يا رجل، إنه ليس قوي بما يكفي لكي يكون الرابع وليس بالسرعة الكافية لكي يكون الثالث |
| Beyin yeterince hızlı yanıt veremiyor. | Open Subtitles | لم يقدر دماغي على الارتطام بالجهتين بالسرعة الكافية |
| - Oh, işe yaramayacağını söylemiştim size. - Bence yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | أوه، أنها لن تطير أنا لا أعتقد إنه سريع بما فيه الكفاية |
| - yeterince hızlı mı? | Open Subtitles | هل هذا سريع بما يكفي بالنسبة لك؟ |
| Tanrı beni affetsin. yeterince hızlı olamadım. | Open Subtitles | سامحني يا الله لم أكن سريعاً بما فيه الكفاية |
| Üzgünüm, patron, yeterince hızlı değildim. | Open Subtitles | آسف , يارئيسة لم أكن سريعاً بما يكفي |
| Hayatta kalabilmek için evrimleşmeliyiz fakat evrim yeterince hızlı ilerlemiyor. | Open Subtitles | لذا يجب أن نتطور لننجو لكن التطور ليس سريعاً كفاية |
| Çölde dolaşan böcekleri yakalamak için yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | وهي ليست سريعة كفاية لتمسك بخنافس الصحراء |
| Ama, bu kişisel yaşam, yüzüne yeterince hızlı çarptığında, elinde olmadan işini etkiler, ve böylece hastanenin sorunu olur. | Open Subtitles | لكن حينما حياتك الشخصية تضرب أنفك بقوة كافية لن تقاوم سوى التأثير على عملك ومن ثم تصبح مشكلة المستشفى |
| - Siz zamane çocukların nesi var? Hiçbir şey yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | ماذا بك ايها الاراجوز الصغير يبدو انه لاشىء يسيير بسرعه كافيه |
| Ve o da, salınımları yeterince hızlı durdurmadığınızda yapacağınız... ...bu ortadaki şeydir. | TED | وهي الأشياء في وسط الصوره هنا وهي مانفعله اذا لم نوقف الإنبعاثات بشكل سريع كفاية. |
| Kendimi onu kurtarmaya çalışırken gördüm ama yeterince hızlı değildim. | Open Subtitles | رأيت نفسي وأنا أحاول إنقاذها ولكني لم أكن سريع كفايةً |
| Onu takip etmemi söyledi ama ayaklarım yeterince hızlı değildi. | Open Subtitles | واخبرتني ان اتبعها ولكن أقدامي لم تكن سريعه بما يكفي |
| Ki, sizin için yeterince hızlı Al mı? | Open Subtitles | أكان ذلك سريعًا بما يكفي يا ال؟ |
| Kraliçe arabasıyla geldiği sırada dizlerinin üzerine yeterince hızlı çökemediği için. | Open Subtitles | لم تجثوا علي ركبتيها بالسرعه الكافيه عندما جائت الملكه راكبه عربتها. |