| Acemi birliğindeyken ölen bu er ruhen disiplinden yoksundu. | Open Subtitles | المجند الميت من المدرسة التحضيرية كان يفتقر إلى الانضباط بالمعنويات |
| "Sadece bu imkanlarını düzgün kullanma becerisinden yoksundu". | Open Subtitles | " ولكنه يفتقر إلى المهندس المعمارى .. " |
| Toyne iyi savaşçıydı, ancak dayanma gücünden yoksundu. | Open Subtitles | (توين) محارب جيد، لكن يفتقر لقدرة التحمل |
| Fakat pek tabiki, 15.yüzyıl Avrupası tümüyle doğudaki bu yükselen Türk tehdidine karşı bir uyum ve ittifaktan yoksundu. | Open Subtitles | ولكن بالطبع كانت أوروبا فى القرن الخامس عشر لم تكن قادرة أبدا على إيقاف وأعتراض التهديد التركى القائم والقادم من الشرق |
| Bilgiyle olan ilişkisini anlayacak kabiliyetten yoksundu. | Open Subtitles | ولم تكن قادرة على الولوج لها لفهم علاقتها بهذه المعلومات |