| Hayatımda şiiri, yön bulmama ve işleri halletmeme yardım etmenin bir yolu olarak kullanıyorum. | TED | وأنا استخدم الشعر في حياتي كوسيلة لمساعدتي على الاستكشاف وفهم الأشياء. | 
| Daha somut olarak ise sistemik ırkçılığa karşı savaşan girişimleri desteklemenin bir yolu olarak bu teknolojiyi kullanabiliriz. | TED | وبشكل ملموس، يمكننا استخدام هذه التكنولوجيا كوسيلة لدعم المبادرات التي تحارب العنصرية المُمنهجة. | 
| Irklar arası adaleti sağlamanın bir yolu olarak şiddet, hem işe yaramayan, hem de ahlaka aykırı bir yoldur. | Open Subtitles | العنف كوسيلة لتحقيق العدالة العرقية هو لا علميّ ولا أخلاقيّ. | 
| Hatta daha da kötüsü, sınıfımda işler karışınca çizgi romanları beni rahatsız etmenin bir yolu olarak kullanıyorlardı. | TED | والأسوأ من ذلك، عندما تصعب الأمور في فصلي، كانوا يستعملون القصص المصورة كطريقة لتشتيت انتباهي. | 
| Kiliseler duvar halılarını sadece uzun ayinler sırasında soğuktan korunmak için değil, aynı zamanda hayatın büyük tiyatrosunu temsil etmenin bir yolu olarak kullandılar. | TED | استعملت الكنائس القماش ليس فقط لتجنب البرد خلال القداس، بل أيضاً كطريقة لتمثيل مسرح الحياة العظيم. | 
| Hatta kimi kültürler var ki şu deşarj kavramını birincil aşk ilişkisini pekiştirmenin ve beslemenin bir yolu olarak benimsemişler. | Open Subtitles | في الحقيقة، هناك العديد من الثقافات الذي يعتنق مفهوم المخرج الكامل كطريق لتقوية وتربّية علاقة الحبّ الأساسية | 
| Yarimel, Mance'i durdurmanin tek yolu olarak, ordusuna bir adam sokmayi gördü. | Open Subtitles | اعتقد (هافهاند) أن فرصتنا الوحيدة لردع (مانس) هو زرع رجل وسط جيشه. | 
| Epifız bezi bölgesindeki altıncı çakrayı aktive etmenin bir yolu olarak binlerce yıldır karanlık meditasyonu uygulanmaktadır. | Open Subtitles | وقد استخدم التأمل في الظلام لآلاف السنين كوسيلة لتنشيط شاكراالسادسة في منطقة الغدة الصنوبرية. | 
| Su birçok dinde arınma yolu olarak kullanıldı. | Open Subtitles | إن الماء يستخدم في عدة أديان كوسيلة للتطهير. | 
| Sanırım adamların bazıları partinizi onları sendikalarla konuşmaktan alıkoymanın yolu olarak görüyor. | Open Subtitles | أعتقد أن بعض الرجال يرون حفلتك كوسيلة لمنعهم من التحدث للنقابات. | 
| Ben bunu insanlığa yardım etme yolu olarak görüyorum. | Open Subtitles | انا فقط افكر حول هذا كوسيلة للمساعدة الإنسانية | 
| Onun yerine, topluca, bir iyileşme yolu olarak kullanmamıza izin verdiler, ve kardeşimin ölümlü dünya üzerindeki çok kısa hayatını kutluyorum. | Open Subtitles | ولكن بدلًا من ذلك، أن يسمحوا لنا بإستخدامه كوسيلة للشفاء ونحتفل بأخي أيضًا نخب حياته القصيرة في هذا الجسد الفاني | 
| Araştırmacılar yüzyılı aşkın bir süredir kanserle savaşmanın bir yolu olarak immün sistemini araştırmaktalar ve kanser aşıları ne yazık ki hayal kırıklığı yarattı. | TED | ظل الباحثون لأكثر من قرن يدرسون الجهاز المناعي كطريقة لمحاربة السرطان وكانت لقاحات السرطان للأسف مُحبِطةِ. | 
| Kentsel tarım -- ve bu üçüncü örneğim -- işbirliği modelini geliştirmenin bir yolu olarak kullanılabilir. | TED | الزراعة الحضرية، وهذا مثالي الثالث، يمكن أن تستخدم كطريقة لرفع نموذج العمل التعاوني. | 
| Kişi içruhsal stresi, sorunu çözmenin bir yolu olarak duygusal olarak baş edebileceği fiziksel semptoma dönüştürür. | Open Subtitles | و عندها تحول ذلك الإضطراب النفسي الى أعراض جسدية كطريقة للتعامل مع المشكلة | 
| Siyaset alay konusu olabiliyorsa bilim, seks ve dünyadaki geri kalan her şey gerçeği aydınlatmanın bir yolu olarak alay konusu olabiliyorsa neden din bundan hariç tutulsun? | Open Subtitles | لو كل شيئ آخر في العالم مُعرض للسخرية كطريقة لإلقاء الضوء علي الحقيقة لماذا يُستثني الدين؟ | 
| Hala hayatta olduğumu hissetmenin bir yolu olarak pervasız davranışlarda bulunmaya. | Open Subtitles | استخدام تصرفات متهورة كطريقة للإحساس بأني لازلت حيّة | 
| Bu adamı ve bu atı buradan çıkış yolu olarak kabul ediyor musun? | Open Subtitles | هل ستأخذي هذا الرجل وهذا الحصان كطريق للخروج من هنا ؟ | 
| Artırılmış gerçekliği insan ırkı için daha çok empati kurmanın bir yolu olarak kullanabileceğimize inanıyorum. Başka birinin ayakkabılarıyla bir mil yürümenin tam manasıyla neye benzediğini birine göstererek. | TED | أنا متيقن من استطاعتنا استخدام الواقع المدمج كطريق لتعزيز التواصل الحسي خلال الأجناس البشرية نفسها، من خلال الإظهار حرفيًا لشخص ما كيف يبدوا أخذ مكان شخصٍ آخر. | 
| Yarımel, Mance'i durdurmanın tek yolu olarak, ordusuna bir adam sokmayı gördü. | Open Subtitles | اعتقد (هافهاند) أن فرصتنا الوحيدة لردع (مانس) هو زرع رجل وسط جيشه. |