"yolunu buldular" - Translation from Turkish to Arabic

    • وجدوا طريقة
        
    • وجدو طريقة
        
    • وجدوا وسيلة
        
    • وجدوا طريقا
        
    Amerikanlar, yine kazanmanın bir yolunu buldular. Sonunda Koç Bonderchuck'ın yüzü gülmüştür. Open Subtitles نتيجة اللعبة هى تسجيل هدف مرة أخرى , الأمريكانز وجدوا طريقة للفوز
    Kiliseyi yıkıp süpermarket yapmak için yukarıdakileri kandırmanın bir yolunu buldular. Open Subtitles مجموعة من رجال الأعمال الانتهازيين وجدوا طريقة لخداع الناس كي يبنوا كنيسة من أجل بناء متجر
    Eskiden kaburgaların ne kadar iğrenç olduğunu hatırlıyor musun? Ama son zamanlarda çok lezzetli hâle getirmenin bir yolunu buldular. Open Subtitles هل لاحظت من قبل أن لحم الأضلاع مقزز ولكن مؤخراً وجدوا طريقة ليجعلوها لذيذة بدلاً عن ذلك؟
    Dediğinize göre, Cylonlar gemilerimizi etkisiz hale getirmek için sizin seyir programınızı kullanmanın bir yolunu buldular, öyle mi? Open Subtitles وجدو طريقة لاستخدام برنامج الملاحة لتعطيل سفننا؟
    Yardımım olmadan da bunu kendileri için kötüleştirmenin bir yolunu buldular. Open Subtitles لقد وجدو طريقة تجعلهم يشعرون بالسوءدون مساعدتي
    Geldiğimiz yerde, eskiden bizim gibi görünen bazı insanlar fiziksel ve zihinsel olarak öylesine evrimleştiler ki fiziksel vücutlarını terketmenin bir yolunu buldular ve daha yüksek bir varoluş seviyesinde enerji olarak yaşamaya başladılar. Open Subtitles في المكطان الذي جئنا منه فإن بعض الناس.. الذين كانوا يشبهوننا كثيراً ارتقوا جسدياً وعقلياً.. لدرجة أنهم وجدوا وسيلة لعزل أجسادهم المادية..
    Hareketlerini gizlemenin bir yolunu buldular. Open Subtitles أو وجدوا وسيلة لإخفاء تحركاتهم
    Nesli tükenmiş hayvanları hayata döndürmenin bir yolunu buldular. Open Subtitles وجدوا طريقا لكي يعيدوا الحيوانات المنقرضة
    Müdahaleden kaçınmanın bir yolunu buldular. Open Subtitles إذن، وجدوا طريقة ليتخطوا بها أمر التداخل.
    Uzayı kendi üzerine katlamanın bir yolunu buldular. Open Subtitles لقد وجدوا طريقة لطي الزمن على نفسه
    Wraith de dahil olmak üzere galaksinin geri kalanından saklanmanın bir yolunu buldular ve hayatlarına devam edip kendi işlerine bakmaktan memnunlar. Open Subtitles وجدوا طريقة للاختفاء من بقية المجرة بما فيهم الريث, وهم سعيدين ...للاستمرار في حياتهم فقط بتدبير أمورهم الخاصة
    Belki de buraya halkalarla gelmenin yolunu buldular, ama zaman genişleme alanını gizlice kapamanın yolunu bulamadılar bu yüzden bizi delirtip, bize kapattırmaya çalışıyorlar. Open Subtitles ربّما وجدو طريقة للانتقال إلى هنا لكنّهم لم يجدوا حلاً لوقف حقل فقاعة تبطيء الزمن لذا يحاولون أن يفقدونا صوبنا لنوقفها بأنفسنا
    Nehri geçmenin bir yolunu buldular. Open Subtitles لقد وجدوا وسيلة لعبور النهر
    - Şimdi bir yolunu buldular. Open Subtitles - والآن وجدوا وسيلة.
    Belki bir yolunu buldular. Open Subtitles ربما وجدوا طريقا للخارج

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more