| Atlatabilmemin tek yolunun bu olduğunu ve evliliğimize iyi geleceğini düşünüyor. | Open Subtitles | تعتقد أنها الطريقة الوحيدة سأكون قادراً في التغلب على ما فعلته لي وربما يساعد على إبقاء زواجنا |
| Buradan kurtulmamızın tek yolunun bu olduğunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين أنها الطريقة الوحيدة للرحيل من هنا |
| Tek yolunun bu olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أنها كانت الطريقة الوحيدة لأجل |
| Belli ki otelde çok dibe batmış belki de tek kurtuluş yolunun bu olduğunu düşünmüştür. | Open Subtitles | من الواضح أنه تغلغل في الفندق، لذا ربما اعتقد أنها كانت الطريقة الوحيدة للفرار |
| İkimizi korumanın tek yolunun bu olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | فقد علمتُ أنها الطريقه الوحيدة لحماية كلانا |
| Birlikte olabilmemizin tek yolunun bu olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | عرفت أنّها الطريقة الوحيدة التي يمكننا أن نكون معاً |
| Aslında öyle bir şey yapmadılar. Sadece seninle çıkabilmemin tek yolunun bu olduğunu düşündüler. | Open Subtitles | لم يفعلوا لقد شعروا انها الطريقه الوحيده لأفوز بمواعدتك |
| Programın gizlilik içinde yürüyebilmesinin tek yolunun bu olduğunu söylediler. | Open Subtitles | قالوا بأنها الطريقة الوحيدة كان على البرنامج أن يعمل بسرية كاملة متى بدأوا في حقنكم ؟ |
| Buradan kurtulmamızın tek yolunun bu olduğunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين أنها الطريقة الوحيدة للرحيل من هنا |
| Onu durdurmanın tek yolunun bu olduğunu söylemişti | Open Subtitles | لقد قالت أنها الطريقة الوحيدة التي إستطاعت إيقافه بها |
| Beni Divan'a sokmanın tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أنها الطريقة الوحيدة لإدخالي إلى المحكمة هل أفلح الأمر؟ |
| Jack Salazar'ı kaçırdı çünkü biyolojik tehditi durdurmanın tek yolunun bu olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | جاك) اخرج (سالازار) من السجن لأنه ظن) أنها الطريقة الوحيدة لإيقاف التهديد البيولوجى |
| Jack Salazar'ı kaçırdı çünkü biyolojik tehditi durdurmanın tek yolunun bu olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | جاك) اخرج (سالازار) من السجن لأنه ظن) أنها الطريقة الوحيدة لإيقاف التهديد البيولوجى |
| Mara'nın gardiyanı olmaya gönüllü oldun çünkü sevdiklerini korumanın tek yolunun bu olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | لتكون بمثابة وحدة تحكم أنت تطوعت لتكون سجان مارا لأنك علمت أنها كانت الطريقة الوحيدة لحماية من |
| Tomas'ın adamlarından kurtulmanın tek yolunun bu olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدت أنها الطريقه الوحيده ليبتعد رجال" توماس" عنى إعطنىِ بعض التفاصيل |
| Belki arabadaki kişinin onu rahat bırakmasının tek yolunun bu olduğunu sandı. | Open Subtitles | ربّما ظنّ أنّها الطريقة الوحيدة لجعل الشخص الذي كان معه في السيارة يتركه وشأنه. |
| - Seni vurmayacağım. Üzgünüm. Beni dinlemenin tek yolunun bu olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | أسف أعتقدت انها الطريقه الوحيده لكى تستمع الى |
| Macon ikinizi de korumanın tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | مايكن قال بأنها الطريقة الوحيدة لحمايتكما أنتما الإثنان |
| Bay Drake, yeterli parayı toplamamızın tek yolunun bu olduğunu anlamamı sağladı. | Open Subtitles | لقد تحدثت إلى السيد دريك ولقد جعلني أدرك بأنها الطريقة الوحيدة لكي أستطيع إنجاح الأمر |