| Seni cennete gönderir. Kafanı yumuşacık yapar. | Open Subtitles | يرسلك مباشرة إلى السماء يصنع غيمة تبدو ناعمة |
| yumuşacık ciltleri, tıpkı kaşmir kumaşına benzer. | Open Subtitles | مع بشرة ناعمة للغاية, يؤهل النساء ليكون موشحات ناعمة. |
| Senin yumuşacık, yağ gibi bir bebek olduğun günleri hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكرك كطفل صغير و ناعم لدرجة أنك كنت تبدو مصنوعا من الزبدة |
| Hisset. Dokun. Kedi gibi yumuşacık, değil mi? | Open Subtitles | تحسس ذلك , هيا , ناعم مثل قطة صغيرة , أليس كذلك ؟ |
| - Sen Ya da kanserli patronun bana olanlardan kimseye bahsederseniz ikinizin de o kocaman, yumuşacık kalplerinizi sökerim. | Open Subtitles | أنت أو مديرك المسرطن فلو أخبرتم أحداَ لما حدث لي وسوف أستخرج قلوبكم الناعمة من صدوركم |
| Seni hiç bir erkek öpmedi mi yumuşacık kıvrımlarını kimse okşamadı mı? | Open Subtitles | هل سبق لرجلٍ أن قبلكِ.. أو داعب وركك الناعم.. |
| Üstelik bu küçük şey yumuşacık bir krakerse? | Open Subtitles | وهذا الجزء الصغير من الشيء هو عجينة لينة |
| Sorun yok, yaşıyor. Ve yumuşacık. | Open Subtitles | لا بأس, إنها على قيد الحياة وناعمة, ناعمة و على قيد الحياة |
| Yakınlarda yumuşacık hayvan derileriyle yapılmış pahalı bir ayakkabı aldım. | Open Subtitles | لقد إشتريت أحذية غالية الثمن مصنوعة من جلود حيوانات ناعمة جداً |
| Baksana, yumuşacık sanki doldurulmuş bir hayvan gibi. | Open Subtitles | إنها ناعمة جداً كما لو أنها حيوان محشو بالفرو |
| ...esneyip, genişleyen yumuşacık bir tünel gibi hayal edin." | Open Subtitles | كنفقٍ متوهجٍ ناعم يتمدد ويتوسع ليرحبَ بطفلكِ |
| yumuşacık bir yüzüm var, böylelikle kocaların gözlerini pek korkutmuyorum. | Open Subtitles | لدي وجه ناعم لذا ليس لدي أرهاب من الأزواج |
| Bu külhanbey görünüşlü adamın yumuşacık kalbi var. | Open Subtitles | هذا السيخيِ القاسيِ لَهُ قلب ناعم. |
| Kocaman yatağın ve yumuşacık yastıkların olmadan uyuyamayacaksan başka. | Open Subtitles | إذا كنت حقا لا تستطيع التعايش مع غياب سريرك الكبير و وسائدك الناعمة |
| yumuşacık battaniye mi acıttı? | Open Subtitles | البطانيّة الناعمة الرقيقة تؤلم؟ |
| Aşağıda 6 metrelik yumuşacık kar var. | Open Subtitles | هنالك عشرون قدما من الثّلج الناعم في الأسفل |
| Üstelik bu küçük şey yumuşacık bir krakerse? | Open Subtitles | وهذا الجزء الصغير من الشيء هو عجينة لينة |
| Ayrıca, yeni bir ev hayvanımız var ve yumuşacık kedimizi seviyoruz. | Open Subtitles | هو أخلف بوعده لي باستثناء ذلك نحن لدينا حيوان جديد ونحن نحب قطتنا المنفوشة |
| Jölenin içinde sağa sola zıplayan yumuşacık, tatlı yapış yapış köpek yavrularını düşünüyorum. | Open Subtitles | لديّ تلك الصورة في رأسي عن جراء تقفز حول الجلي وكلها طرية ولطيفة ولزجة |
| Evet, yumuşacık yatağıma geri döneceğim. | Open Subtitles | نعم, أعود إلى فراشى المُريح |
| Çünkü Sabrina "Bana gelsene, fok yavruları gibi yumuşacık olmanı istiyorum" diye mesaj attı. | Open Subtitles | لأن سابرنا بعثت رسالة نصية تقول فيها "تعال هنا وأريدك ناعماً كطفل الفقمة" كيف عرفتي |
| Bu kesinlikle yumuşacık hissettiriyor. | Open Subtitles | هذه بالتأكيد لديها ملمس أنعم |
| "Yastık ve Yorgan yumuşacık pamuktanmış | Open Subtitles | ان (وينكن) و(بلينكن) هما عينان صغيرتان |
| Gördünmü, yumuşacık her şekli alabilir | Open Subtitles | أترون، إنه أملس يمكنه التشكُّل فى أى حالة |