| Yemek yiyeli üç saat oldu hala bu yumurtayla uğraşıyoruz | Open Subtitles | مر 3 ساعات منذ الغداء وما زلنا ننظف البيضة |
| -Ve Julio yumurtayla yer birbirlerinden hoşlandığı için değil. | Open Subtitles | ليس لأن البيضة والأرض ساخنين مع بعضهما البعض |
| İçmen bitince gidip yumurtayla takas et. | Open Subtitles | عندما تنتهي من الشرب اذهبي الى داخل البيضة |
| Hiçbir dişi kuş içinde bırakın birkaç yumurtayla uçmayı, bir yumurtayla bile uçamaz. | Open Subtitles | لا يمكن لأنثى من الطيور أن تطير وبداخلها بيضة ناهيك عن بيض عديد، لأيام أَو أسابيع التي تحتاجها لتتكون. |
| Günde beş düzine yumurtayla koca bir domuz. | Open Subtitles | انا اتحدث هنا عن 5 دينزات بيض وخزير كامل يوميا. |
| İlk ben gideceğim ve "yumurta sizin" diyeceğim, bütün kasaba o kapıdan geçecek ve son olarak sen de yumurtayla çıkacaksın. | Open Subtitles | سأذهبُ أولاً و أخبرهم بأنها هناك. طالما سمحوا بكل البلدة للخروج. أنتِ آخر شخص و ستأتين بالبيضة. |
| Fakat sadece yaklaşık 100 tanesi en sonunda yumurtayla yakınlık kurabilir ve sadece bir tanesi zona pellusudanın zırhından içeri nüfuz edebilir. | TED | ولكن في النهاية ستحيط فقط مئة أو أكثر بالبويضة و نطفة واحدة فقط ستخترق دفاعات المنطقة الشفافة |
| Babanın yakın zamanda yumurtayla geleceği de yok gibi. | Open Subtitles | ولا يبدو أنّ والدك سيأتي مع البيضة في أيّ وقتٍ قريب. |
| Babam yumurtayla dönerse ne diyeceğim ki? | Open Subtitles | إن عاد أبي ومعه البيضة ما الذي سأقوله له؟ |
| yumurtayla teması onu değiştirmemiş. Maske takmana gerek yok. | Open Subtitles | تواصله مع البيضة لم يغيره لست بحاجة لارتداء القناع |
| Bir kayayı yumurtayla vurmanın kötü olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن ضرب البيضة بالصخرة أمر سييء |
| - yumurtayla ilk teması ikimiz yaptık. | Open Subtitles | أنا وأنت أول من تواصلنا مع البيضة |
| Julia'ya mesajını iletmek için yumurtayla ilgili bir şeyler eklememiz... | Open Subtitles | من أجل إرسال رسالتك لـ(جوليا)، فقد أصرّوا أن نُضيف الجُزئيّة عن البيضة... أبي! |
| - Çırpılmış yumurta bu. Kadın bana çırpılmış yumurtayla yumurtanın beyazının aynı şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | إنّه بيض صناعي المرأة قالت أنّه نفس الشيء |
| Çırpılmış yumurtayla karıştırılmış sucuk. Kızarmış ekmek ve kıymayla birlikte verilir. | Open Subtitles | مخلوطة مع بيض مخفوق تأتى مع سندوتش |
| Kekli ya da keksiz olsun, Bayan Shepherd'ın tüm arabaları sonunda hardalla boyanmış ya da çırpılmış yumurtayla sıvanmış gibi görünüyordu. | Open Subtitles | بكعك أو بدون؛ كل شاحنة السيدة شيبرد قد انتهى بها المطاف كما لو أنّها دُهنت بطبقة من كاسترد مطهوّ بطريقة سيئة أو بيض مخفوق |
| İnsanlığın tam bir yumurtayla neler yapabileceğini düşünebiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تتخيل الانسانيه ما يمكن ان يحقق مع بيضة سليمة؟ |
| Ancak boyut avantaj sağlıyor, memeli yumurtayla baş edemiyor. | Open Subtitles | لكن الحجم يساعد وتعتبر بيضة –التيرانوصور- تحديا لهذا الحيوان ألجرابي |
| Ancak bu vücudunuzla ilgili değil, yumurtayla ilgili. | Open Subtitles | لكن الأمر ليس له علاقة بجسمك بل له علاقة بالبويضة |
| Sonra bir kızın, elinde taştan üç yumurtayla ateşe yürümesini izledim. | Open Subtitles | ثم رأيت فتاة مشت داخل حريق كبير مع ثلاث بيضات حجرية |