| Bu böcek, kılımsısolucanın ya da at kılı solucanının larvasını yuttu. | TED | ابتلع هذا الصرصور يرقة الدودة المعقدة جدًا أو دودة شعر الخيل. |
| Bir şey yuttu, ve sonra göğüs kısmına bir yumruk.. | Open Subtitles | ابتلع شيئا، ثم سرعان ما بعد تلقى ضربة في الصدر، |
| Ne pislik buldular ki bir şişe uyku ilacı yuttu. | Open Subtitles | فقد حمل عبئاً ثقيلاً لقد ابتلعت حفنة من الحبوب المنومة |
| Yemek için o kadar acele etti ki, yanlışlıkla köftelerden birini bütün olarak yuttu. Durumu çok kötüydü! | Open Subtitles | انه كان متحمس جدا، انه عرضيا إبتلع واحد بالكامل |
| Jüri bağımlılığın bir hastalık olduğu masalını yuttu. | Open Subtitles | صدقت هيئة المحلفين قصة "الادمان هو داء", هراء |
| Anahtarlarını da yuttu. | Open Subtitles | وقد إبتلعت المفتاح كي لا تستطيع أن تصل إليها |
| İyi ki hemen yuttu. Yoksa seni öpmem gerekecekti. | Open Subtitles | أنا سعيد فقط انه صدق بهذه السرعة وقت اطول ، كان سيتوجب علىّ تقبّيلِك |
| Onun New York'ta olduğunu düşünmemizi istedi ve zavallı Timmy yemi yuttu. | Open Subtitles | لقد أرادانا أن نعتقد أنه كان فى نيويورك وتيمى المسكين ابتلع الطعم |
| Doyle yemi yuttu... ve ertesi sabah güneye gidecek bir araba yolladı. | Open Subtitles | ابتلع دويل الطُعم وأرسل سيارة باتجاه الجنوب في الصباح التالي. |
| Yalnızca yutkunup, irice bir kalp ağrısını yuttu ve bu parça boğazını tıkadı. | Open Subtitles | لقد ابتلع الموقف بشدة... وشعر بصفعة الحزن تنزلق فى حنجرته وأخفاها طوال الوقت. |
| Yani bir şey yuttu ve öksürmekten boğuldu öylemi? | Open Subtitles | لذلك، وقال انه ابتلع شيئا واختنق حتى الموت؟ |
| "Dördüncü melek borazanını çaldığında deniz yükseldi ve iki yüz bin kişiyi yuttu." | Open Subtitles | عندما نفخ الملاك الرابع من خلال البوق ارتفع البحر و ابتلع 200 ألف شخص |
| Mektup açacağını yuttu çünkü ciddi derecede obsesif kompulsif bozukluğu(O.K.B) var. | Open Subtitles | لقد ابتلعت فاتحة الرسائل لأنّها تعاني من حالةٍ شديدة من اضطراب الوسواس القهريّ |
| Toprak onun dışındaki tüm umutlarımı yuttu. | Open Subtitles | لقد ابتلعت الأرض كل أمنياتى الا هى |
| Bana saldırırken dilini yuttu. | Open Subtitles | لقد إبتلع لسانه لا إرادياً أثناء مهاجمته إياي |
| Bir paket uyuşturucu yuttu. | Open Subtitles | هو إبتلع للتو كيس من المخدّرات |
| Niko bunu yuttu. Valizini topluyor. | Open Subtitles | لقد صدقت "نيكو" الأمر أنها هناك تقوم بحزم أمتعتها |
| Birini balık yuttu, kaldı üç. | Open Subtitles | الرنجه الحمراء إبتلعت واحد والأن بقي ثلاثه. |
| Sorun değil Henry. Snyder tamamen yuttu. | Open Subtitles | لا مشكلة يا هنري صدق سنايدر ذلك كلياً |
| Yemi yuttu ve ağın içinde demek. | Open Subtitles | أعني أنه بلع الطُعم ووقع في الشِرك |
| Ama hayırı cevap olarak kabul etmiyor, ...ve parayı yuttu. | Open Subtitles | لكنها لا تقبل ب"لا" كجواب لذا بلعت النقود |
| Onu ziyaretten dönerken hepimizi deniz yuttu baksana. | Open Subtitles | و بسببها ابتلعنا البحر و رمى بعضنا على الشاطئ |
| Hatırlıyorum bir keresinde, küçük bir çocukken, yanlışlıkla bir çeyreklik yuttu. | Open Subtitles | أتذكر ذات مرة, عندما كان طفلاً أبتلع ربع دولاراً |
| Yahudi, bir anahtar çaldı ve peşindekilerin onu almasını önlemek için anahtarı yuttu. Hepsi bu. | Open Subtitles | ابتلعه حتى يمنع مطارديه من الحصول عليه |
| Ahmet'ini buz mu yoksa kum mu yuttu yoksa akrepler mi ısırdı? | Open Subtitles | ربما كان أحمدك قد إبتلعه الثلج أو الرمال أو عضّته العقارب ؟ |
| Acımasız deniz,haince tekneyi yuttu. | Open Subtitles | جميعهم إبتلعوا ، من قبل البحر الغادرة التي لا ترحم |
| Evet, şişeleri dişleriyle açmayı seviyor, ...ama, bunu engellemek zorunda kaldım, ...çünkü, bir sürü kapak yuttu. | Open Subtitles | نعم، و هو يحبّ فتحهم بأسنانه، لكنّني اضطررتُ لمنعه لأنه كان يبتلع الكثير من السدادات |
| O kızla sadece arkadaş olduğunu söylediğinde yuttu mu? Evet. | Open Subtitles | -هل صدّق كونك صديقة تلك الفتاة؟ |