| Özür dilerim Ajan Mackelway fazla zamanım yok, okul aile birliği günündeyim. | Open Subtitles | أنا آسف ليس لديّ وقت كثير, الوكيل ماكيلواي, لكنه يومي .. ؟ |
| Bunun çılgınca olduğunu biliyorum. Bunu şimdi sana açıklayacak kadar zamanım yok. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر جنونى لكن ليس لدى وقت لكى أشرح لك الأن |
| Kitaplarından hiçbirini okumadım, fazla zamanım yok. | Open Subtitles | لم اقرا أي من كتبك على الرغم من ذلك لا أملك الوقت الكافي. |
| Hayır, size burada bir sorun olmadığını söylemiştim. Boşa harcayacak zamanım yok. | Open Subtitles | .قلت لك، نحن لا نحتاج الى أي شخص .ليس لدي وقت لنضيعه |
| Size panjurların tozunu almak için zamanım yok diyebilirim ama bu doğru değil. | TED | يمكننني القول ليس لدي الوقت لإزالة الغبار عن ستائري ولكن هذا ليس صحيحًا. |
| zamanım yok. Yılın 51 buçuk haftası yollardayım ve bu halimi fazlasıyla seviyorum. | Open Subtitles | لا وقت لدي , فأنا اتجول منذ 51 ونصف اسبوع زيادة عن عام |
| Hepsini çalmak için zamanım yok diye kendimi kötü hissediyorum. | Open Subtitles | حقاً؟ أشعر بالسوء أن ليس لديّ الوقت للعزف عليهم كلهم |
| Açıklayacak zamanım yok. Maydanoz Dedektif yerimizi bulmuş. | Open Subtitles | لا يوجد وقت للشرح ، لقد عرف المتطفل حول هذا المكان |
| Cidden bunun için zamanım yok. Taksimetre çalışıyor ve okulu tekrar asamam. | Open Subtitles | حقاً ليس لديّ وقت لهذا، العدّاد يعمل ولا يمكنني تفويت المدرسة مجدداً |
| sana soracak birkaç sorum vardı ama bunun için zamanım yok. | Open Subtitles | لديّ الكثر من الأسئلة لأسألك، لكن ليس لديّ وقت. |
| Bunun için zamanım yok. Bir çocuğun hayatı tehlikede. | Open Subtitles | ليس لديّ وقت لذلك، أيّها القائد هناك حياة طفل بخطر. |
| Önümdekiyle uğraşmak için herşeye ihtiyacım var. Bir teoriye hiç zamanım yok. | Open Subtitles | أريد كل شيء لأتعامل معها ليس لدى وقت للنظريات |
| - Bunun için zamanım yok. - Seçim kampanyasına bağış yapanlar. | Open Subtitles | ليس لدى وقت لهذا الهراء أنهم مؤيدون انتخاباتك |
| Bunu şimdi yapamam. Tamam mı, bunun için zamanım yok. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع فعل ذالك الآن مفهوم ، أنا لا أملك الوقت لهذا |
| Evet, özleyebilir, ama acı çekmek için yeterince zamanım yok. | Open Subtitles | أجل، يمكنها ذلك لكني لا أملك الوقت لأتألم |
| - Bekle ve gör dostum. - Bunun için zamanım yok. | Open Subtitles | ــ دع الأيام تخبرك بذلك ــ ليس لدي وقت لذلك الآن |
| Şuanda bunu tartışmak için zamanım yok. Bu iki üniformayı almak istiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت لمجادلة ذلك الأن أريدكم أن تأخذو هذا الزي الموحد |
| Aranıyorum! Kızlara ayıracak zamanım yok! | Open Subtitles | أنا مطلوب في جريمة قتل لا وقت لدي لأحظى بمهبل |
| Benim bu saçmalığa zamanım yok. - Jim? - Evet? | Open Subtitles | فلتحلّوا هذا الأمر كلاكما فأنا ليس لديّ الوقت لهذا الهُراء |
| Hikaye dinleyecek zamanım yok. Çünkü hemen gitmeliyiz. | Open Subtitles | لا يوجد وقت لرواية القصص لأننا يجب أن نذهب |
| Oyalanacak zamanım yok ve yeni bir saldırı başlatmalarını beklemeyeceğim. | Open Subtitles | ليس هناك وقت لأضيعه، لن أنتظر حتى يحدث هجوماً آخر |
| Onlarla görüşmek için zamanım yok. Hemen birine ihtiyacım var. İçimde bir his onun olması gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | لا أملك وقت لأقابل أحدا أريد شخصا يكون مهتما |
| Yıldönümü metni yazacak zamanım yok. | Open Subtitles | أنا ما عِنْدي وقتُ للصُعُود بخطابِ تذكاريِ. |
| Willow, buraya Buffy'yi korumak için geldim. Özel meselelere ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | ويلو، أنا هنا لمساعدة بافى، ليس لدى الوقت للأمور الشخصية |
| "O öyle dedi, bu böyle dedi" muhabbetine ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | ''حسناً، أنا لا أملك وقتاً لـ'' هو قال ، هي قالت |
| Onu hızımıza yetiştirmek için zamanım yok. | Open Subtitles | أنا لم يكن لديك الوقت ل جلب لها ما يصل الى سرعة. |
| Kendine bir iyilik yap ve uzaklaş çünkü sana ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | اصنع معروفا لنفسك وابتعد لأنّ ليس لديّ وقتٌ لك الآن |