| Lobi Girişi, aynı Zaman aralığı. | Open Subtitles | مدخل الردهة، نفس الإطار الزمني |
| İyon topları. Zaman aralığı: | Open Subtitles | مدافع الأيون الإطار الزمني: |
| Hızla hareket etmenin çok önemli olduğu bir Zaman aralığı var. | TED | هنالك فارق زمني في كل مرة حين ينبغي أن يتحرك ما هو ضروري بسرعة. |
| Zaman aralığı uygulayarak hızlı ilerletiyorum. | Open Subtitles | أنا أطبق مجرى زمني و أسَرعه بإتجاه الحاضر |
| Yağ asitlerinin gaz kromatografisiyle daha net bir Zaman aralığı söyleyebiliriz. | Open Subtitles | سيعطينا الإستشراب الغازي للحوامض الدهنية إطاراً زمنياً أكثر دقة. |
| Kanıtı paketle, bir Zaman aralığı oluştur ve günden güne bir hikâye yarat. | Open Subtitles | رزمة من الأدلة تنشئ خطاً زمنياً و تبني قصة يوماً بعد آخر |
| Zaman aralığı uyuyor. | Open Subtitles | الإطار الزمني مطابق |
| ÇOK YÜKSEK Zaman Aralığı: | Open Subtitles | مُرتفعة جداً. الإطار الزمني: |
| Bizim için ise, ağaç çemberi ile benzer bir Zaman aralığı sunuyor. | Open Subtitles | لأجلنا، هذا يزودنا بتسلسل زمني مشابه لحلقات الشجرة |
| Demin bize dedin ki-- her teşhisin kendi Zaman aralığı var. | Open Subtitles | لقد أخبرتنا للتو لكل تشخيص جدول زمني |
| Bu bize bir Zaman aralığı verebilir. | Open Subtitles | هذه المعلومات تعطينا أطار زمني |
| Maalesef verebileceğimiz en iyi Zaman aralığı bu. | Open Subtitles | للأسف, هذا أفضل جدول زمني لدينا |
| Geniş Zaman aralığı. | Open Subtitles | هذا إطار زمني كبير جداً. |
| "Bana bir Zaman aralığı ver. | Open Subtitles | "فقط اعطني زمني. |
| Pek geniş bir Zaman aralığı değil. | Open Subtitles | ذلك ليس إطاراً زمنياً كبيراً. |